Osman Bektaş’tan çarpıcı İstanbul uyarısı: Marmara fayı sessizce kayıyor

Osman Bektaş’tan çarpıcı İstanbul uyarısı: Marmara fayı sessizce kayıyor
Prof. Dr. Osman Bektaş, Japon bilim insanlarının üç yıllık verilerine dayanarak Marmara Fayı’nda “creep” (sürünme) hareketinin yaygın olduğunu ve fayın enerjisinin yaklaşık yüzde 50’sini deprem üretmeden boşalttığını açıkladı.

İstanbul, yıllardır beklenen “büyük deprem” senaryosunun gölgesinde yaşarken, 23 Nisan 2025’te Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki sarsıntı yer bilimciler arasında önemli bir tartışmayı yeniden alevlendirdi.

Bu tartışmaya farklı bir perspektif getiren Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Jeofizik Uzmanı Prof. Dr. Osman Bektaş, Japon araştırmacıların ölçüm ve analizlerine dayanan yeni bulgularla, Marmara Fayı’nın deprem dinamiklerine ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

ENERJİNİN YARISI SESSİZCE BOŞALIYOR

Bektaş’ın öne çıkardığı en kritik nokta, fayın bazı segmentlerinde “creep” olarak bilinen sürünme hareketinin gözlenmesi. Bu mekanizmada fay, büyük bir deprem üretmeden yavaşça kayarak enerji tüketiyor. Geleneksel anlayış, Marmara’daki fay kollarının tamamen kilitli olduğu yönündeydi; ancak son çalışmalar tablonun daha karmaşık olduğunu gösteriyor.

Yüksek basınçlı gözenek suyunun fayın sürtünme direncini azalttığını belirten Bektaş, bu nedenle fayın bazı bölümlerinin kilitli kalmayıp zamanla sessizce hareket ettiğini aktarıyor. Japon araştırmacı Yamamoto ve ekibinin bulguları da bu durumu destekliyor: Derinden gelen akışkanlar, potansiyel deprem enerjisinin yaklaşık yüzde 50’sinin sarsıntı oluşturmadan boşalmasına yol açıyor.

BÜYÜK DEPREM İHTİMALİ ZAYIFLIYOR MU?

Bektaş’a göre fayın enerjisinin yarısını sürünme ile tüketmesi, 7’nin üzerindeki bir depremin oluşma ihtimalini zayıflatıyor. Bu durum, 2025’te Silivri açıklarında yaşanan 6,2’lik deprem gibi, 6.0–6.5 aralığında ve enerjisini zamana yayan sarsıntıların daha olası olduğu tezini güçlendiriyor.

Fay zonundaki “asperit” adı verilen pürüzlü bölgelerin zamanla kayarak daha küçük, uzun süreli fakat yıkıcılığı daha düşük depremler ürettiği belirtiliyor. Bu nedenle İstanbul için yıllardır dillendirilen “her an gelebilir” büyük deprem senaryosu, yerini daha yönetilebilir bir sismik aktivite sürecine bırakabilir.

BEKTAŞ: “BU VERİLER REHAVETE DEĞİL, STRATEJİK DEĞİŞİME İŞARET EDİYOR”

Prof. Dr. Bektaş, söz konusu bulguların İstanbul’da riskin ortadan kalktığı anlamına gelmediğini özellikle belirtiyor. Ancak fayın parçalı kırılma eğilimi; kentsel dönüşüm önceliklerinin, afet yönetimi planlarının ve sigorta risk analizlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Modern sismolojinin sunduğu anlık verilerin, geçmişteki döngüsel deprem tahminlerinin yerine geçmeye başladığını belirten Bektaş, İstanbul’un geleceğinin 1999’un bir tekrarı olmak zorunda olmadığını ifade ediyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.