Özgür Özel'den asgari ücrete zam için flaş adım
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya’ya yaptığı ziyaretin ardından gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Özel, asgari ücrete ara zam talebini yineledi ve bu konuda atacakları adımları paylaştı.
SENDİKAL ZİYARETLER PLANLANIYOR
Asgari ücretin günümüz ekonomik şartlarında yetersiz kaldığını vurgulayan Özel, emekçilerin alım gücünün ciddi biçimde düştüğüne dikkat çekti. Bu konuda sendikalarla iş birliği yapılacağını belirten Özel, "TÜRK-İŞ, HAK-İŞ’i ziyaret etmeyi planlıyoruz. Birtakım çalışmalar yapıp talebi netleştireceğiz. Asgari ücret zammı 4 ayda erişim durumda. Büyük mücadele vermek lazım. Asgari ücrete ara zam emekçilerin hakkı söke söke alınmalı” ifadelerini kullandı.
"4 AYDA ERİMİŞ DURUMDA"
Özel açıklamasının tamamında şöyle dedi:
Bu, sabahleyin buraya gelmeden önce özel kalem müdürlüğümüz bu randevuları planlamaya başladılar. Tabii ki, eee, muhataplarımızla, değerli konfederasyonlarla görüşmelerde bulunacaklar. Ama bu hafta içinde, DİSK'i, TİSK'i, Hak-İş'i ve Türk-İş'i ziyaret, eee, takvimine bağlamayı ve bu hafta bitmeden bu ziyaretleri gerçekleştirmeyi ümit ediyoruz. Gelecek haftada konfederasyonların dışındaki yapılarla birtakım çalışmalar yapıp daha sonra talebi netleştireceğiz ve bunun bütün emekçiler tarafından sahiplenilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü asgari ücret zamlan aldığı zam mı 4 ayda erimiş durumda. 8 ay boyunca geçen seneden beter duruma düşecek, emekçiler. Bunun kabul edilir bir tarafı yok. Bir büyük mücadele vermek gerekiyor. Konu sadece asgari ücret alanların değil, Türkiye'de asgari ücret zaten olmuş, temel ücret. Toplumun %55'ini doğrudan 60'ını ilgilendirdiği gibi emekçilerin herkesin aldığı maaş da asgari ücrete göre pozisyonlanıyor. Asgari ücrete ara zam emekçilerin hakkıdır. Söke söke alınmalıdır.
Özel'in diğer açıklamaları:
İMAMOĞLU'NA GÖRÜŞ YASAĞI
İl Başkanımızın sayın Mansur Yavaş'ın başvurularına uzun süredir cevap verilmiyor. Ayrıca, orada bulunan arkadaşlarımız, en son Mehmet Ali Çalışkan, İzmir Buca Cezaevi'ne nakledildi. Gittiğimizde, hepsini ziyaret ediyorduk. Şimdi ona mani olmak için arkadaşları, eee, her birini bir başka cezaevine dağıtıyorlar. Görüşmeyelim, konuşmayalım diye, onların moralmen çökmelerini sağlamaya çalışıyorlar. Aile ziyaretlerini, yakınlarını ziyaretlerini imkansızlaştırmaya, aralarına yüzlerce kilometre koymaya çalışıyorlar. Bir psikolojik harp yürütüyorlar. Ne gerek var? Tutukluluk bir tedbir ve istisna olması gereken bir tedbiri, bir cezalandırma yöntemi olarak zaten kullanıyorsun. Ne gerek var, psikolojik harbe? Demek ki hukuk savaşını kaybediyorsun, psikolojik savaş açmışsın. Çünkü iddianame hazırlanamıyor. Başta söylenen o büyük büyük lafların hepsinin altı boş çıktı, heybeden Türk değil bir boşluk çıktı. Bir şey çıkaramıyorlar. Attıkları her iftira çöküyor. Artık makam şoförüne, "Makamın sahibiyle neden telefon görüşmesi yapıyorsun" her sabah sorularına, "Evden alacağım, telefon etmezse nasıl konuşacağız?" diyor. Makam şoförüyle makamın sahibinin telefon görüşmesini, özel kalem müdürünün telefon bağlamasını sorar hale geldiler. Özel kalem müdürünün bir yıl önce aldığı arabanın, 3 yıl önce yurtdışına çıkışını soruyor. "Neden yurtdışına gittin? Nereye gittin?" "Ne bileyim ben aldığım adam nereye gitmiş?" Ona sorun deniyor. Komik hale düştüler. Böyle olunca, hukuk savaşını, hukuk rekabeti, hem de hukuk savaşında silahların eşitliği falan yokken gizli tanıklar, yalanlar havada uçuşuyorken ve biz bunları görmek istediğimizde göremiyorken ama onlar da hiçbir şeyi ispat edemiyorken, iddianame bile yazamıyorken psikolojik harp başlattılar. Vız gelir, tırıs gider. Büyük bir yanlış içindeler. Milletimize şikayet ediyoruz. Analar ziyaret etmesin diye yüzlerce kilometre öteye yollananlar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını, yol arkadaşını, dava arkadaşını ziyaret etmek istiyor. İlk başlarda izin veriyordu, şimdi vermiyor. Niye? Moral vermesin, onların üzülsünler, sıkılsınlar, dayanışma duygularından mahrum kalsınlar. Biz hepimiz sonuna kadar arkalarındayız. Hepsi çok güçlü duruyorlar, güçlü durmaya devam edecekler. Buradan başları dik, alınları açık girdiler, başları dik, alınları açık çıkacaklar.
"YENİ ŞAFAK ODUNLA VURUYOR MEHMET ŞİMŞEK'E"
Bakın, "Cumhuriyet" sözcüğü, "Nefes", "Bir Gün" evrensel gibi, muhalefete de eşit yaklaşan haberlerini veren gazetelerde, parti içinde bir karışıklık okuyamazsınız. Parti içinde karışıklığa meraklı olanlara Yeni Şafak'ı tavsiye ediyorum. Yeni Şafak'ı okusunlar.
Bugün Yeni Şafak'ın manşetini, hadi, akşam üstünde tepinsinler. CHP'de bir karışıklık yok, geçerli oyların hepsini alan bir genel başkan var. Mehmet Şimşek'e önce satır aralarında sonra sütun sütun, bugün Mehmet Şimşek'e odun da vurmuşlar. Odunla vurmuşlar.
Daha ne yapacak? Yeni Şafak kimin? Yeni Şafak'ın desteği sayın damada. Damat Yeni Şafak eliyle hem de laf sokarak kafasına kafasına vuruyor Mehmet Şimşek'in ve politikalarının. Ondan parti içi karışıklığa meraklı olanlar için CHP eski cazip halini kaybetti. AKP'yi tavsiye ederim. Yeni Şafak. Bunları Yeni Şafak'tan takip edin, ben öyle yapıyorum, çok haz alıyorum.
CHP KURULTAYI DAVASININ ERTELENMESİ
Arkadaşlar, duruşma ile ilgili ilk günden beri tutumum belli. Bu duruşmalar sonuç odaklı değil, süreç odaklı duruşmalar. CHP'yi tartıştırmaya, CHP'yi karıştırmaya çalışıyorlar kendi akıllarınca. O yüzden bu işlerin sürecinden istifade ediyorlar. Bu duruşmanın sonuç verip de herkesin gözü önünde olmuş bir kurultay, dünya kadar yalan, 1200 tane cep telefonu dağıtılmış dendi. Hep birlikte toplayıp çıkardık. O gün de cep telefonlarımız sinyal verirken, markası, modeli, nereden alındığı belliydi, bugün de belli. Bir tane ispat olmayan saçma sapan konularda 3-5 tane meczubun lafıyla süreç yönetiyor birileri. Yönetsinler. Ben mahkemeye, hakime, savcıya, onların tutumlarına bir şey diyecek değilim. Açıyor mahkemeyi, getiriyor, onu söylüyor, bunu söylüyor, meczupları dinletiyorlar, bilmem ne yapıyorlar. En sonunda hak yerini bulur. Ben bunun sonucundan endişeli değilim. Sürecinden istifade etmek isteyenler var, onun farkındayız. CHP'de karışıklık. E biz bir kurultay daha yaptık aynı delegeyle. Geçerli oyların tamamını o delege bana verdi. Parti tarihinde ilk kez bir genel başkanın anahtar listesi delinmeden geçti. Daha ne konuşuyorlar yani? O kurultayı tartışmaya açacak platform siyasette kalmadı.
HSK SEÇİMLERİ
Komisyonda beyefendiler birinci tur, ikinci tur yine yok, birinci turda yok, ikinci turda yok. Kuraya geçecekken üçüncü tur yapıp, kendi 30 oylarını 15-15 ikiye bölüp, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 14 olan oy sayısını geçip kuraya iki AKP'nin tercih ettiği adayı bırakmaya çalışıyorlar. Anayasa, çok net, 10 yaşında öğrencinin okuyup anlayacağı şekilde, birinci tur, ikinci tur, olmadı kura diyor iken, bunlar üçüncü turda kendilerinden iki parti çıkarıyorlar.
Ve bunu komisyonda yaptıklarında komisyonu terk ettik. Mecliste de oy kullanmadık. Bu yöntemle belirlenmiş kurayı, eee, belirlenmiş seçime girilebilir mi? Mecliste de Numan Bey'in başkanlığında aynen anayasada yazdığı gibi uyguladılar. Yani, komisyonun yaptığının anayasaya aykırı olduğunu, doğrusunun bir de nitelikli çoğunluk aramak, ikincide nitelikli çoğunluk aramak, bulunamadığında kuraya başvurmak olduğunu Meclis Genel Kurulu'nda uyguladı. Genel Kurul'da yapılan doğru da Genel Kurul'a getirilen adaylar anayasaya ve Genel Kurul'daki uygulamaya açıkça aykırı. Anayasayı komisyonda ihlal edip, kendi adamlarını, kendi destekledikleri adayları kuraya sokmaya çalışıyorlar.
Kura eğer ki, Mecliste salt çoğunluğu yakaladıysan komisyonda anayasaya uymayabilirsin. Adayı ikiye bölersin, yaparsın. Olacak iş değil. Olacak iş değil. Bunun yürütmesinin durdurulması için 10 saat içinde başvurmuştuk. Önümüzdeki günlerde görüşülecek Anayasa Mahkemesi'nde. İkinci hususta Anayasa Mahkemesine alay eden, adeta Anayasa Mahkemesine, "Sen gözümde yoksun." diyen anlayışa Anayasa Mahkemesi'nin bir cevap vermesi gerekiyor. Onlarca yüzlerce örneği var da son örneği rektör ataması. Anayasa Mahkemesi demiş ki, "Rektörü böyle atayamazsın." Erdoğan'a, anayasaya aykırı. Erdoğan'a 9 meclise 9 ay süre vermiş. Bu 9 ay aslında maksimum süre. Mümkün olan en kısa sürede düzeltmesi lazım.
Kaynak:ANKA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.