Ege kıyılarında deprem ve tsunami uyarısı: Tarihi felaketler tekrar edebilir

Ege kıyılarında deprem ve tsunami uyarısı: Tarihi felaketler tekrar edebilir
Yerbilimciler, Ege Bölgesi’nin Türkiye’nin en aktif sismik alanlarından biri olduğunu belirterek, olası büyük depremlerin yanı sıra tsunami riskinin de göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekti.

Muğla açıklarında gerçekleşen depremler, özellikle Marmaris ve Datça çevresinde hissedildi. Depremler sırasında paniğe kapılarak binalardan atlayanlar arasında birçok kişi yaralandı. Bir kişi ise panik atağa bağlı olarak yaşamını yitirdi. Jeofizik uzmanları, bölgenin hem jeolojik hem de tarihsel olarak aktif bir deprem kuşağında yer aldığına dikkat çekiyor.

“EGE DENİZİ ÇOK AKTİF BİR SİSMİK BÖLGE”

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Deprem Teknolojileri Enstitüsü’nden Doç. Dr. Yasemin Korkusuz Öztürk, Ege kıyılarında 5 ila 6 büyüklüğündeki depremlerin birkaç yıl arayla düzenli olarak meydana geldiğini söyledi. Öztürk, bu depremlerin Afrika levhasının Avrasya levhasının altına dalmasıyla oluşan tektonik hareketlerin sonucu olduğunu ifade etti.

Helen Yayı olarak adlandırılan bölgede yoğunlaşan bu depremler, Yunanistan'ın güneybatısından başlayarak Girit ve Rodos'un güneyinden geçerek doğuya uzanıyor. Türkiye kıyılarını da doğrudan etkileyen bu yapı, her yıl ortalama 33 milimetrelik hareket kaydediyor.

7.5 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREMLER OLABİLİR

İTÜ Jeofizik ve Sismoloji Profesörü Tuncay Taymaz’a göre, Helen Yayı üzerinde 7,5 büyüklüğüne kadar çıkabilecek depremler bekleniyor. Tarihsel verilere bakıldığında, bu tür büyük depremlerin ardından tsunami izlerine rastlandığını belirten Taymaz, Dalaman Havaalanı inşaatında da geçmiş tsunamilerin taşıdığı deniz kumlarına ulaşıldığını kaydetti.

1856’DA GİRİT’TE BÜYÜK FELAKET YAŞANDI

Doç. Dr. Öztürk, Ege Bölgesi'nde en yıkıcı depremlerden birinin 1856 yılında meydana geldiğini hatırlattı. Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’ne (NOAA) göre, Girit’te gerçekleşen bu depremde 600 kişi yaşamını yitirirken, 8 bin ev yıkıldı. Depremin büyüklüğünün 7,6’nın üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Uzmanlar, bu tür büyük sarsıntıların 170 ila 200 yıl aralıklarla tekrarlandığını ifade ediyor.

SON 200 YILIN EN BÜYÜK TSUNAMİSİ 1956’DA YAŞANDI

Taymaz, 1956 yılında Amorgos Adası’nda meydana gelen ve farklı kaynaklara göre 7,2 ila 7,8 arasında ölçülen depremin, son 200 yılın en büyük tsunamisini tetiklediğini belirtti. Depremin ardından kıyılarda 5 ila 10 metreye ulaşan dalgalar oluştu. Ancak Türkiye kıyılarında son yıllarda yaşanan tsunamilerde (örneğin 2017 Gökova-Kos ve 2020 Samos depremleri) dalga boyunun 2 metreyi geçmediği gözlendi. Taymaz, bunun nedeninin Ege Denizi’ndeki su derinliğinin az olması ve adaların doğal dalgakıran görevi görmesi olduğunu vurguladı.

DEPREMLER, YAŞAMI VE DOĞAYI ŞEKİLLENDİRİYOR

Taymaz’a göre, Ege’deki fay hareketleri yalnızca sarsıntılara değil, aynı zamanda coğrafi şekillenmelere de yol açıyor. Fethiye Körfezi’nde yer alan 3-4 bin metrelik çukurluk ile Toros Dağları arasında 6,5-7 kilometrelik bir yükseklik farkı bulunduğunu ifade eden Taymaz, bu topoğrafyanın Himalayalar'dan bile daha fazla yükseklik farkı sunduğunu belirtti. Ayrıca fay zonlarının sıcak su kaynaklarının, kaplıcaların ve maden sularının da oluşumunda etkili olduğu ifade ediliyor.

GEÇMİŞ DEPREMLER, GELECEK RİSKİN HABERCİSİ

Uzmanlar, antik kentler ve tarihi yerleşimlerin depremler nedeniyle zamanla terk edildiğini, Efes ve Afrodisyas gibi yerlerin her 500 yılda bir büyük sarsıntılar yaşadığını hatırlatıyor. “Geçmişte olduysa, gelecekte de mutlaka olacak” diyen bilim insanları, kesin zamanlama verilemese de riskin devam ettiğini söylüyor.

“AFET BİLİNCİ ŞART, EĞİTİMLER ERKEN YAŞTA BAŞLAMALI”

Deprem hazırlıkları konusunda hemfikir olan uzmanlar, özellikle erken yaşta bilinçlendirme eğitimlerinin şart olduğunu vurguluyor. Doç. Dr. Yasemin Korkusuz Öztürk, “Bu bilinçle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Aksi halde insanlar camdan atlıyor, panik atak geçiriyor. Anaokulundan itibaren afet bilinci eğitimi verilmesi şart” diyerek eğitim ve tatbikatların yaygınlaştırılması gerektiğini ifade etti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.