DEM Parti taleplerini açıkladı: Kayyımların geri çekilmesini ve sonlanmasını istiyoruz

DEM Parti taleplerini açıkladı: Kayyımların geri çekilmesini ve sonlanmasını istiyoruz
DEM Parti, 25-26 Mayıs’ta düzenlenen Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu’nun ara dönem toplantısı sonuç bildirgesini yayımladı. Bildirgede kayyum uygulamasına dikkat çekerek, "Kayyım atanan tüm belediyelerin kayyımlarının geri çekilmesini istiyoruz" dedi.

DEM Parti’nin 25-26 Mayıs’ta Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu’nun ara dönem toplantısında alınan kararları yayımladı.

Toplantının, 3 Mayıs’ta yaşamını yitiren DEM Parti İmralı Heyeti üyesi ve TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’e atfedildiği belirtildi.

"BEKLENEN HALK İRADESİNE SAYGI GÖSTERİLMESİDİR"

“31 Mart 2024 seçimlerinde Türkiye’de halklar sandıklara gitmiş ve halk iradesi bir kez daha sandıklarda tecelli etmiştir. Bugün, siyaset kurumunun temsilcisi konumunda olan herkesten beklenen de bu irade beyanına saygı göstermesidir. Özellikle Türkiye’nin son on yılında daha fazla merkezileşen yönetim biçimi, yaşanan krizleri derinleştirmiştir. İlk günden bugüne kadar, tekçiliğe dayalı yönetim anlayışına karşı yerel demokrasinin gelişmesi noktasında ısrar ettik ve bundan sonra da edeceğiz."

"ANTİDEMOKRATİK TÜM UYGULAMALARIN KARŞISINDA DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

"Bizlerin temel önceliği belediyeleri halklarla buluşturmak iken, iktidarın önceliği bir kez daha halkın belediyelerini gasp etme arayışı ve çabası oldu. Seçimlerden bugüne kadar partimizin 10 belediyesinin gasp edilmesi ve kayyım uygulamasına başvurulması, aslında iktidarın yaşadığı siyasi tıkanmanın tezahürü niteliğindeydi. Türkiye halkları açısından yeteri düzeyde bir kamuoyunun ve tepkiselliğin oluşmaması, kayyım uygulamalarının Türkiye’nin batısına da sirayet etmesinin önünü açmıştır. DEM Parti olarak, nerede, ne zaman ve kime yapılırsa yapılsın, antidemokratik tüm uygulamaların karşısında durmaya devam edeceğiz. Her ne koşulda olursa olsun, halk iradesini savunmaktan bir adım dahi geri durmayacağız. Bu bilinç ve farkındalıkla mücadelemize devam edeceğimizin sözünü halklara veriyoruz."

"EŞBAŞKANLIK SİSTEMİNDEN BİR ADIM GERİ DURMAYACAĞIZ"

"Tekçiliğe dayanan her sistem, doğası gereği erkek egemenlikçidir. Erkek egemen sistem de kendisini merkezi kılar. Bu durum, partimizin savunduğu radikal demokrasi anlayışının tam karşısında yer alır. Demokratik yönetim kültürünü oluşturmak adına, kadının ve erkeğin yönetim kademelerinde eşit şekilde yer almasını savunuyoruz. Bu anlayışla, geleneklerini devraldığımız partilerimiz, 2005’ten günümüze kadar tüm yönetim kademelerinde eşbaşkanlık sistemini esas almıştır. Eşbaşkanlık sistemi, uygulanmaya başlandığı günden bugüne kadar hem erkek egemen iktidar zihniyeti tarafından hem de özel savaş araçlarıyla hedef alınmıştır. Her türlü hedef alma uğraşına rağmen, eşbaşkanlık sistemini savunmaktan bir adım dahi geri durmadık, durmayacağız. Kadın özgürlük mücadelesinin uzun soluklu direnişinin sonucunda kazanıma dönüştürdüğü eşbaşkanlık sistemine yönelen her türlü saldırının karşısında duracak ve eşbaşkanlık sistemini toplumsallaştırmanın öncüsü olacağız. Kadını, erkeği, genci, emekçiyi, engelliyi; özcesi toplumun tüm kesimlerini yönetime katan ve bunu yaparken de doğa-toplum ilişkisini esas alan bir eşbaşkanlık sistemini uygulamayı esas alacağız. Eşit temsiliyet ilkesine bağlı kalacak ve mor çizgimizden taviz vermeyeceğiz."

"TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ HIZLICA SONUCA ULAŞTIRILMALIDIR"

"Ortak Yaşam Temelinde ‘Demokratik Yerel Yönetimlerle Demokratik Topluma’ Ulaşacağız. Cumhuriyetin ikinci yüzyılının, birinci yüzyılına göre daha demokratik bir biçime evrilmesinde, iktidarından muhalefetine değin her kesime büyük bir sorumluluk düşmektedir. Tekçiliğe dayalı birinci yüzyılın kodları, halklara her dönem boyunca acı ve yıkım yaşatmıştır. Yaşanılan acıların ve yıkımların son bulması adına, 27 Şubat’ta Sayın Abdullah Öcalan tarihi bir sorumluluk üstlenmiş ve asrın çağrısını gerçekleştirmiştir. Bu çağrıyla Türkiye’ye, demokratik ulus paradigması temelinde yeni bir dönüşümün imkanı da sağlanmaktadır. Demokratik ulus paradigması; Türkiye’nin çok kimlikli, çok dilli ve çok inançlı toplumsal yapısının eşit, özgür ve bir arada yaşamının teminatıdır. Sayın Öcalan’ın üstlendiği bu tarihi sorumluluğa karşı, Türkiye’nin demokratikleşme süreci hızlıca sonuca ulaştırılmalıdır. Sonuca ulaştıracak aktörlerin başında ise devlet ve iktidar gelmektedir.

Daha demokratik bir Türkiye için, daha demokratik yerel yönetimlerin oluşturulmasını bizler de önemli görüyoruz. Bu kapsamda bizler; Kayyım atanan tüm belediyelerin kayyımlarının geri çekilmesini ve seçilmişlerin görevlerine iade edilmesini, Kayyım atanmasına olanak tanıyan 5393 Sayılı Belediyeler Kanunu’nun ilgili maddelerinin düzenlenerek kayyım atamalarının son bulmasını, Siyasi Partiler Kanunu’nda yer alan eşbaşkanlık tanımının, Belediyeler Kanunu’nda da tanımlanmasını, Merkezi idarenin, yerel yönetimler üzerindeki idari ve mali vesayetinin ortadan kaldırılmasını, Temsili demokrasiyi aşarak halkın doğrudan karar süreçlerine dahil olduğu; mahalle meclisleri, kent konseyleri, köy komünleri gibi demokratik örgütlenme alanlarının yasal olarak güvence altına alınmasını, Belediyeler ve il özel idareleri kanunlarında, bu kurumların yetkisini kısıtlayan yasa maddelerinin yeniden gözden geçirilerek, yerel demokrasi ilkesi çerçevesinde düzenlenmesini, Türkiye’nin, Avrupa Yerel Yönetimler Özerlik Şartına koyduğu çekincelerin kaldırılmasını kararlılıkla talep ediyoruz."

Kaynak:ANKA HABER AJANSI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.