Dervişoğlu: Çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar

Dervişoğlu: Çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Tutuklamalara tepki gösteren Dervişoğlu, "Artık yeter susmayacağız, bu düzene asla teslim olmayacağız." dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Gezi eylemleri gerekçe gösterilerek 12 yıl sonra menajer Ayşe Barım'ın tutuklanmasına "Artık yeter susmayacağız" şeklinde tepki gösterirken iktidarın da kaçış planını 9 maddede sıraladı.

“BAKAN ERSOY TURİZMİN BAŞINDAKİ KAYYIMDIR”

Bolu, Kartalkaya’daki otel yangınına değinerek konuşmasına başlayan Dervişoğlu; “İhaleye çıkmak için sorumluluk yarışına giren, oturdukları koltuğu Erdoğan’ın verdiği “Tımar” zanneden, sıra görev sorumluluğuna geldiği zaman sırra kadem basanların düzeninde yaşıyoruz. Bu isimlerin en bilineni, Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy! Kendi atadığı bürokratlara, kendi işletmelerini denetleten, kendi otellerine, istediği kıyı şeridinden arsa tahsis ettiren, Türkiye’yi ucuz turizm cenneti haline getirerek, Türkiye’nin kültür ve turizm potansiyelini yok eden zattır kendileri. Adeta Erdoğan’ın kayyım rejiminin bir özetidir. O da Turizmin başındaki kayyımdır. Bu kimseler, tıpkı genel başkanları gibi aldıkları ya da almadıkları kararlarla, hayatlarımız üzerinde sonsuz yetki sahibi, dertlerimize karşı ise mutlak sorumsuzdurlar. Her biri, iç işlerinde serbest, dış işlerinde Saray kayyımına bağlı şirket patronlarıdır. Ama burada bir püf noktası vardır: Bakanlıkları ve bakanlıklarının görev alanındaki kamu hizmetini, basiretli bir tacir gibi, bir şirket gibi bile yönetmezler. Yetkilerini ve görev sahalarını, kendileri için ikballeri için ve Saray Kayyımının nam ve şahsı için bir şirket sermayesi olarak kullanırlar. O yüzden, Türkiye’de devlet idaresi, kar peşinde koşan bir şirket bile değildir. Mesele bütün Türkiye’nin kaynaklarıyla, insanlarıyla bu harami düzeninin devamı için bir şirket sermayesi gibi kullanılmasıdır. Kiralanması, rehin edilmesi, ipoteğe konulması, satılması, üzerinde inşaat yapılması, değiş tokuş edilebilmesi bundandır” dedi.

İKTİDARIN 9 MADDELİK KAÇIŞ PLANI

Pamukova ve Kütahya tren kazasına, Ermenek, Siirt, Amasra, Kastamonu, İliç ve Soma’daki maden facialarına, Karadeniz’deki Sel felaketlerine, Davutpaşa’dan Ostim’e her gün yaşanan iş cinayetlerine, Muğla, Antalya, Hatay ve İzmir’deki yangınlarına, doğrudan 11 ili dolaylı olarak 70 ili sarsan depremlere ve Balıkesir’deki patlamaya değinerek konuşmasına devam eden Dervişoğlu, iktidarın 9 maddelik bir kaçış planı olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

“1-Canlarımız, insanlarımız ihmal, denetimsizlik, kuralsızlık ve umursamazlık sebebiyle hayatlarını kaybederler.

2- Hızlıca “yayın yasağı” getirilir.

Eş zamanlı olarak propaganda başkanlığının emriyle trol orduları “milletin adamı” mesajları atarlar.

3- Bakanlık yaptığı hizmet alanına tefeci gözlüğüyle bakanların gözü pek sözcüsü

Vakur bir duruşla şu açıklamayı yapar:

“Acılar üzerinden siyaset olmaz. Bu olaylar siyasete malzeme yapılmamalıdır.”.

Çünkü siyaset, onlara göre hizmet et-hesap ver değil;

Üzümünü ye, bağcıyı da bir güzel döv işidir.

4- Devamında, muhalefet ve basın mensupları şeytanlaştırılırlar.

Yayın yasağına uymayanlara, kısa yoldan yurtdışı yasağı konur.

5- Ayar verilen muhalefetten ve basından sonra kendilerinin ne kadar halk adamı olduklarını hatırlatmak lazım gelir. Devleti yönetenler büyük samimiyetle baş sağlığı mesajları yayınlarlar:

Başsağlığı dileğini ise şu sihirli sözcükler takip eder: “Kimsenin şüphesi olmasın, Sorumlular bulunacak ve mutlaka hesap sorulacaktır” Cenazelere cenaze yakınlarından daha kalabalık katılırlar, ilk safı kimseye bırakmazlar. Dertleri mevzuatta yapmaları gereken ilk görev değil,

Fotoğraf çektirmek için kameralar önündeki son görevdir. Uygun olması halinde birkaç damla gözyaşı da akıtılır. Hatta ihtiyaç hissedilirse Fatiha’yı da kameralara bakmadan tecvidli ve yanık bir nidayla da okurlar.

6- Elbette sorumlular ya doğrudan kendileridir. Ya da bir takım ayak işlerini görmek için imzalarını kiraya veren alt kademe yöneticilerdir. O yüzden bu yüksek yönetim kademelerinde,

Hiç kimse hiç kimseden hesap soramaz. Kimse de gurur, ahlak ya da vicdan meselesi yapıp istifa etmez, Bakanlar zaten istifayı akıllarından dahi geçiremezler.

7- O sırada, bu şirket rejimin baş sözcüsü ve büyük üstadı zat çıkar ve der ki: “Kader bunlar, alın yazısı, takdir-i ilahi. Allah rahmet eylesin.”

8- Bu sırada, malum kanallarda, her gece her konuda ellerinde hep aynı çubuklarla konuşanlar

Gerçek sorumluları aklamak için bin takla attıkları programlar yaparlar. Çünkü herkes ekmeğinin peşindedir. Ve o çubuklu arkadaşlardan öğreniriz ki, “Olayda sorumluluğu bulunan 3 çaycı, 2 arşiv memuru ve 4 temizlik personeli tutuklanmış” Tutuklananların da muhakkak bir organizasyonla bir örgütle hemen bağlantısı kurulur.

9- Kısa süre sonra başka bir skandal patlar ve ölenler öldükleriyle kalırlar”

“BU KAYYIM DÜZENİNİZİ BAŞINIZA YIKACAĞIZ”

Dervişoğlu, "Çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar, 'milletimizi sokağa çıkarsanız yazarız' diye tehdit ederken, sokağa çıksınlar diye de tahrik ediyorlar. Kaos peşindeler. hatırlatırım siyaset tarihi göstermiştir kaosu yaratan altında kalır. Öz milletine illet diyen kibri uyarıyorum. Büyük Türk milletinin ferasetini unuttunuz. Bunun faturası ağır olacaktır." diye konuştu.

Dervişoğlu şöyle devam etti:

“Bunlar, bir avuç oligark, başlarındaki kayyım, devleti şirket, memleketi de şirketlerine sermaye yapmışlar. Bizim de bunun adına devlet dememizi bekliyorlar! Bizim buna dediğimiz ve diyeceğimiz bellidir: 22 senedir, günahına girdiğiniz yüzbinlerce vatandaşın hesabını mahşere bırakmayacağız! Bu kayyım düzeninizi başınıza yıkacağız. Bu ülkenin tüm çocuklarından çaldığınız sevinçlerin torunlarına mahcup ettiğiniz dedelerin, evlatlarını mezara koymak zorunda kalan anaların, babaların yerde bıraktığınız vebal yükünü de hep birlikte biz omuzlayacağız.”

“HERKES CUMHURİYET İÇİN ORADAYDI"

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Gezi hatırlatması yaparak konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Bundan 12 sene önce o parka göz diktikleri zaman karşılarında milyonlar dikildi. Halen karınlarına giren ağrının sebebi orada hep Milletin bir arada olmasıydı, konuşabilmesiydi, haykırabilmesiydi. Dindarı, seküleri, sağcısı, solcusu, işçisi, genci, yaşlısı herkes Cumhuriyet için oradaydı. Bunların talanlarına, yalanlarına, utanmazlıklarına hep birlikte hayır demek için oradaydı! Bu yüzden onu hiç unutmadılar! Ne zaman yeni bir telaş içerisine girseler, ne zaman çaldıkları minare, kılıfa sığmasa, ne zaman şapkalarından çıkartacakları barış güvercini teröristbaşı olsa, akıllarına müflis tüccarın ilk yapacağı şey geliyor ve eski defterleri açıyorlar. En büyük korkuları konuşan ve tepki veren millet olduğu için bunun bir tezahürü olan Gezi’yi hiç unutmayanlar, peşini bırakmayanlar Sinan Ateş’in kanının yerde bıraktılar. Azmettiricilerini takipsizlikle ödüllendirdiler. Sıla bebeğimizi, Narin kızımızı mezara koydular. Katledilen yüzlerce kadının katillerini sokaklara bıraktılar.

“YETER, SUSMAYACAĞIZ!”

Emekli kardeşim, memur kardeşim; alamadığın hakkın, maaşın, bil ki bunların cebindedir. İşçi kardeşim, şantiyede, fabrikada, madende alın terinden ürettiklerini İsviçre’deki bankalarda istifleyen, lüks teknelerde şampanya diye patlatan bunlardır. İşsiz kardeşim, senin mülakatlarda elenme sebebin giremediğin işe, diplomasız hem de sınavsız bunların çocukları girsin diyedir.

Peki bu örgütlü kötülüğü iktidarda tutmak için daha kaçımız öleceğiz? Bu tefeci bezirgan düzenin kasalarını doldurmak için daha kaçımız tutuklanacağız? Kaçımız iftiraya uğrayacak, saldırıya uğrayacak, tehdit edilecek? Kaçımız işsiz kalacak? Kaçımız mülakatta elenecek, işinden olacak, bebeğini çocuğunu kaybedecektir? Buna daha ne kadar susacağız? Milletimizin bu acılarından beslenip semirmelerine, kendi talihlerini bize kader diye yutturmalarına, kendi iktidarlarını bize devlet diye satmalarına razı mı olacağız? Hayır, olmayacağız! Yeter, susmayacağız! Bu düzene asla teslim olmayacağız!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.