CHP lideri Özel, Silivri Cezaevi önünde: İbret-i alem olsun
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Gezi tutukluları Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve eski Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı’yı ziyaretinin ardından Silivri Cezaevi önünde açıklamalarda bulundu.
Kayyımla görevinden alınan tutuklu Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in terör soruşturmasına salça satan bir kişinin dahil edildiğini belirten Özel, "Böyle bir şeyden terör soruşturmasına salça olunur mu ya? İnsan da biraz utanmak olur" dedi.
Özel'in konuşmasından öne çıkanlar bu şekilde:
Silivri Cezaevi'nde, Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Özer'i, ayrıca Gezi Davası'ndan tutuklu parti üyemiz Sayın Tayfun Kahraman'ı, Gezi Davası'ndan tutuklu Hatay Milletvekilimiz Sayın Can Atalay'ı ve Sayın Osman Kavala'yı, ayrıca Soma Davası'nın avukatı Selçuk Kozağaçlı'yı ayrı ayrı ziyaret ettim.
Ahmet Özer'le olan görüşmelerimize İstanbul İl Başkanımız Özgür Başkan da, Özgür Çelik de katıldı ve görüşmeyi birlikte gerçekleştirdik. Esenyurt'un, Türkiye'nin en büyük belediyesinin, 1 milyonun üzerinde nüfusu olan belediyemiz Esenyurt'un, yüzde 50'nin üzerinde bir oyla, iki kişiden birinin oyunu alarak seçilmiş Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutukluluğunun 51. gününde ziyaret etmenin büyük üzüntüsü içindeyim.
"BAHÇELİ'NİN DESTEĞİYLE ÜLKEYİ YÖNETİYOR"
Kısaca hatırlayalım. Kendisi bir akademisyen. Kendisi bu ülkenin Cumhurbaşkanından, Cumhurbaşkanı Yardımcısından, bakanlarından, meclis başkanlarından aldığı davetlerle defalarca Kürt sorununun barışçıl yollardan çözümü ve demokratik yollardan çözümü noktasında görüş bildirmiş. Ömrü boyunca silahlı mücadeleye hep karşı olmuş. Hep demokratik açılımları, hep barışı savunmuş. Cumhuriyet Halk Partisi'nin 11 yıldır üyesi. Birkaç kez milletvekili adayı olmuş. Son belediye başkan adaylığı da Esenyurt'ta parti tarafından yapılan kamuoyu araştırmalarında aldığı yüksek destek sonucunda aday gösterilmiş birisinden bahsediyoruz. Ve kendileri sandıktan çıkıp da, ki şu anda 17-25 Aralık haftasındayız.
Hatırlarsanız Sayın Devlet Bahçeli bu haftayı yolsuzlukla mücadele haftası olarak nitelendirmiş ve Sayın Erdoğan'ı, ailesini, siyaset arkadaşlarını yolsuzluğun üstünü örtmeye çalışmakla her zaman suçlamış ve odasındaki saati 17.25'e ayarlamış. Erdoğan'dan hesap sormazsa namert olduğunu da bütün kamuoyuna açıkça söylediği bir süreç, 17-25 Aralık haftası. Haftaya ismini veren, isim babası Devlet Bahçeli. O haftanın içindeyiz ve bu haftanın içinde şimdi, o hafta yaşananlar "FETÖ'nün kumpasıydı" diyen bir iktidar yönetiyor. O haftaya da "yolsuzlukların en üst noktaya çıkmıştı" diyen Devlet Bahçeli'nin desteğiyle yönetiyor bu ülkeyi. Ve biz bu süreçte o dönemlerde ne yaşandıysa aynı şeyleri yaşıyoruz.
"50 GÜNDÜR İDDİANAME YAZAMADILAR"
Her bir ziyaret o açıdan anlamlı ve Ahmet Özer'in evine ve iş yerine FETÖ'nün ilk dönemlerindeki gözü dönmüşlüğüyle kapılar koçbaşlarıyla kırılarak, kapıyı açan eş itilerek, yukarıya yatak odasına gidilip uyandırılmasına bile izin vermeyip ekiplerin uyandırdığı, utanç verici, itibarsızlaştırıcı bir sürecin sonunda ve evde ve belediyede yapılan aramalarda avukat bulundurulmadan deliller toplandı. Bu toplanan delillerle bir tutuklama yapılmaya çalışıldı. Tutuklamaya yapılan itirazda itiraz mahkemesi bile "Her ne kadar bu deliller tek başına tutuklama gerekçesi olması tartışmalı olsa da" diyerek karar koydu ve dedi ki: "Bir gizli tanık var." Ama gizli tanık da tek başına tutuklama gerekçesi olamayacak olsa da "tutukluluğunun devamına" dedi.
50 gündür o gizli tanığın ağzından bir şeyler yazmaya çalışıyorlar ama iş öyle bir noktaya geldi ki bu gizli tanığın ne kadar boş ve söyleyebileceklerinin ne kadar havada olduğu ortaya çıktı. 50 gündür iddianame yazamıyorlar. Bugün iddianame yazması beklenen savcı, kendisine işte İngilizce takma isimlerle "hızlı savcı" falan söylenen ve 200 kişilik davaya 4 günde iddianame yazmakla övünen bir savcı. Bir kişilik davaya 50 gündür iddianame yazamadı arkadaş. Yazamaz çünkü olmayan şeyi yazmasını istiyorlar. Ona bu talimatı veren kişi ona diyor ki: "Ahmet Özer'i suçlu ilan etmelisin." Neyle? Sabahın köründe toplayıp da boş çıkan delillerle olmuyor. Abuk subuk bir gizli tanıkla olmuyor.
"BÜTÜN TÜRKİYE'YE İBRET-İ ALEM OLSUN DİYE AÇIKLIYORUM"
Şöyle bir iş yaptılar, buradan bütün Türkiye'ye ibret-i alem olsun diye açıklıyorum ki: Ahmet Özer'in tam 12 yıl boyunca geriye gitmişler. Tarihi belli, 1.1.2012'den bugüne yaptığı bütün telefon görüşmelerine bakmışlar. Hepsini çıkarmışlar. İçlerinde geçmişte suç işlemiş, herhangi bir örgütle irtibatlı olabilecek 12 kişiyi seçmişler ve o 12 kişiden suç icat etmeye çalışıyorlar Ahmet Özer'e. O 12 kişiden bir tanesi öğrenci velisi, "Kayıt için yardım istedim Ahmet Özer'den." diyor. "7 yıldır da bir daha görüşmedim." diyor. Bir tanesi Ahmet Özer'in yazdığı, resmi, denetimden geçmiş, ISBN numarası olan, savcılıkça hakkında bir işlem başlatılmamış bir kitabın, kitabını tasarlıyor. "Ahmet Bey'le iki ay gibi bir sürede 7 kere telefonda görüşmüş." Bununla suçlanıyor. Ya sen, örneğin o savcı, sen bir kitap yaz, anılarını falan. Kapak tasarımcısıyla kaç kere telefonda görüşüyorsun, bir bak bakalım. İki aylık sürede, kitabın kapağının tasarlandığı iki ayda 7 telefon görüşmesiyle suçlanıyor.
Birisi var, belli günlerde 8-9 kere telefonla görüşmüş. Yazı yazdığı internet sitesinin genç bir editörü. Yazıyı koyuyor, "Orası böyle olsun, buraya resim olsun, başlığı büyük mü yapsanız?" Bu görüşmeyle suçlanıyor. Bir tanesi kızının, meşhur, evinin kiracısı, kira yatıran kişi. Öbür taraftan da bir diğeri ise Şanlıurfa'dan, Şanlıurfa'dan gelip de biber salçası satan kişi. Hep ayın aynı günlerinde kendisini aramış. Niye? Üniversiteye geliyor, diyor ki: "Ahmet Bey, ben geldim, biber salçalarını getirdim." Ahmet Bey de biber salçalarını kendi alıyor, hatta bazı öğretim görevlilerine de yönlendiriyor. Bu kişiyle yaptığı telefon görüşmelerini şüpheli telefon görüşmeleri olarak sayıyorlar. O biber salçasını satan oradan çıkıyor, adliyeye gidiyor, adliyede savcılara da satıyor. Böyle bir şeyden terör soruşturmasına salça olunur mu ya?
"İNSANDA BİRAZ UTANMAK OLUR"
İnsanda biraz utanmak olur, utanmak olur. Bütün HTS kayıtlarını 12 yıllık çıkarmışlar. Yazıyor, "1.1.2012'den bugüne yaptığı görüşmeler içinde" bu kişilerle. Kişilerin ortak özelliği Kürt olmaları, DEM Parti'ye yakın isimler olmaları ya da hiç alakası işte kiracılar, salçacılar falan. İki tanesi de Van ve Mersin'in DEM il başkanları. Bir tanesi DEM milletvekili adaylığına destek istemiş. Önce 20 yıl önce, daha partinin adını, notlarda yazıyor, partinin adını, ben yanlış hatırladım, arkadaşlar yanlış hatırladı, o tarihteki ismi yazdıkları arada mı? DEHAP. DEHAP'ta yöneticiyken milletvekilliğine destek istemiş. Bir görüşmede, 12 yıl önce, "Aday olsam milletvekili olur muyum?" diye düşünmüş, bakmış ışık alamamış, CHP'ye başvurmuş, CHP'den de olamamış. Ama 12 yıldır da CHP üyesi. Ahmet Özer böyle, DEM Parti'yle de ilişkisi olan ama meşru siyaset zemininden hiç sapmamış. Baktı DEM'den olamıyor, DEM'e, tırnak içinde söylüyorum, kendini beğendirememiş, gelmiş CHP'den aday olmuş birisi.
Bu kişi Esenyurt'u kazanınca, "Efendim, siz DEM'le işbirliği yaptınız." Ahmet Özer zaten biz bir aday belirlerken Esenyurt gibi bir yerde Kürtlerden de oy alabilecek bir aday belirlemeye çalışıyoruz. DEM seçmenine de sempatik gelecek bir aday belirlemeye çalışıyoruz. DEHAP'tan milletvekili adaylığı var. HEP'te milletvekilliği adaylığı var. Bizde de üç dönemdir var. İyi bir akademisyen, konuyu biliyor, saygın birisi. 12 yıldır üyemiz, şimdi kendisini terörle ilişkilendiriyorlar. Neyden? 10 yıl önce yaptığı telefon görüşmeleriyle. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Eğri oturup doğru konuşalım. 10 yıl önce yapılan telefon görüşmelerinden sorumlu tutulacaksak, bugün bir AK Parti milletvekili kalır mı, bugün terörist olduğu anlaşılan biriyle 10 yıl önce görüşmemiş? Bir AK Parti belediye başkanı kalır mı? Kardeşim, bugün FETÖ'cü dediklerinizin hepsi o dönem canciğer kuzma siyaset arkadaşlarınızdı. Yaptığınız telefon görüşmeleri suç olabiliyorsa 10 yıl öncecekiler, hepinizi FETÖ'den içeri toplarlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.