TBMM Genel Kurulu’nda zeytinlik protestosu: CHP’li Dinçer kürsüye çıplak ayakla çıktı
TBMM Genel Kurulu’nda CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını içeren torba kanun teklifine tepki göstermek amacıyla kürsüye çıplak ayakla ve elinde zeytin dalıyla çıktı. Dinçer, konuşmasında hükümeti sert sözlerle eleştirerek, “Siz, Kazdağları’nda siyanürle altın çıkaracaksınız diye 400 bin ağacı katledenlersiniz. Afşin Elbistan’da halkın yıllardır zehri solutanlarsınız. Köylünün karşısına çevik kuvvet dikerek Akbelen Ormanları’na TOMA’yla girenlersiniz. Yeşile ancak doların rengi olduğu müddetçe kıymet verirsiniz” dedi.
Dinçer, devamla şu ifadeleri kullandı:
“Bu kürsüye çıplak ayakla çıkıyorum çünkü kömürün karasına peşkeş çektiğiniz topraklara değil, bu ülkenin emekle yoğrulmuş bereketli tertemiz topraklarına ayak basmak istiyorum. Her adımında emeğiyle geçinen köylüyü, zeytin dalına tutunan çocukları, yaşamı savunan insanımızı hissetmek istiyorum.
Yine bir katliam yasasıyla karşı karşıyayız. Bu kanun teklifiyle hedefler seçilmiş, planlar yapılmış, krokiler çizilmiştir. Şimdi de sıra tetiği çekmeye geldi. AKP’nin ve ortağının rant için elleri kalkacak ve bu ülkenin zeytinlikleri katledilecektir. Bu kanun teklifine ‘evet’ diye kalkacak her el, bu katliamın suç ortağı olacaktır. CHP olarak biz, bu katliamın suç ortağı olmayacağız.
Zeytinleri yok etmeyeceğiz, taşıyacağız diyorsunuz. Ama kökü sökülmüş bir ağacı başka toprağa taşımak onu öldürmekle eşdeğerdir. O ağaç başka topraklarda tutmaz. Vicdanınızı başka yerlere taşımışsınız.
Bu sahada kaç bin zeytin ağacı taşınacak ve bu ağaçların yaşı kaçtır? Zeytin üretimiyle kıyaslandığında çıkarılacak madenin daha fazla ekonomik değer yaratacağına dair objektif bir analiz yaptınız mı? Deniliyor ki ‘10 yıl boyunca üreticiye başka bir yerden KİT veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan zeytinlik verilecek.’ Köylü bu arazilerden aynı verimi alabilecek mi? Peki bu araziler yeterli mi ve nerededir? Köylü eğer zeytinliklerine iyi bakarsa bu kiralamanın uzatılacağını söylüyorsunuz. Ancak kim iyi bakılıp bakılmadığına karar verecek? Verilecek arazi köylünün evinden kilometrelerce uzaktaysa, köylü zeytinliğine nasıl bakacak?
Kazdağları’nda siyanürle altın çıkaracaksınız diye 400 bin ağacı katlediyorsunuz. Afşin Elbistan’da halk zehri soluyor. Köylünün karşısına çevik kuvvet dikip Akbelen Ormanları’na TOMA’yla giriyorsunuz. Karadeniz’de HES projeleriyle doğal yaşamı yok ediyorsunuz. Uzungöl gibi cennet doğayı beton yığınına çeviriyorsunuz. En zengin içme suyu kaynaklarını maden şirketlerine peşkeş çekiyorsunuz. Şimdi de bin yıllık zeytinliklerimizi dozerin altına yatırıyorsunuz. Huylu huyundan vazgeçmez. Siz yeşile ancak doların rengi olduğu müddetçe kıymet verirsiniz. Yargıyı saraya bağladınız, eğitimi tarikatlara, sağlığı ise piyasaya bağladınız. Şimdi de doğayı maden şirketlerine bağlıyorsunuz.”
Kaynak:ANKA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.