Devlet Bahçeli 5 ay sonra yeniden kürsüye çıktı: Birleşmiş Milletlere çağrıda bulundu! CHP'ye İsrail göndermesi

Devlet Bahçeli 5 ay sonra yeniden kürsüye çıktı: Birleşmiş Milletlere çağrıda bulundu! CHP'ye İsrail göndermesi
MHP Lideri Devlet Bahçeli, 148 gün sonra grup toplantısında konuşuyor. Beş aylık bir aranın ardından bugün ilk kez kürsüye çıktı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçirdiği kalp ameliyatı sonrası ilk kez partisinin grup toplantısında kürsüye çıktı. 4 Şubat’ta operasyon geçiren Bahçeli, yaklaşık beş ay sonra MHP Grup Toplantılarına dönüş yaptı.

EN SON 28 OCAK’TA KONUŞMUŞTU: YAZILI AÇIKLAMALARLA SÜRECİ YÜRÜTMÜŞTÜ

Bahçeli, 28 Ocak 2025 tarihinde gerçekleştirdiği son grup toplantısından sonra sağlık sorunları nedeniyle kamuoyuna yalnızca yazılı açıklamalarla seslenmişti. Bu süreçte parti faaliyetleri genel merkez düzeyinde yürütülürken, Bahçeli’nin yokluğu siyasette dikkatle takip edilmişti.

“GRUP TOPLANTILARINA ARA VERMİŞTİK”

Grup toplantısında partililere hitap eden Bahçeli, kürsüye çıkar çıkmaz kısa ama anlamlı bir açıklamada bulundu:

“Grup toplantılarına bir süre ara vermiştik. Hamd olsun, yeniden bir aradayız.”

yeni-proje-5.png

Bahçeli, konuşmasının başında duygusal bir vurgu yaparak, Mevlana'dan alıntı yaptı ve uzun süren aranın ardından yeniden partilileriyle bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti şu sözlerle dile getirdi:

“Kavuşmanın tarifsiz duyguları ile dolup taşıyoruz. Ne mutlu bizlere, ne mutlu aziz Türk milletine. İşte ayaktayız, işte buradayız. 28 Ocak 2025 tarihinden sonra gerçekleştirdiğimiz ilk grup toplantımızla kaldığımız yerden yolumuza coşkuyla devam ediyoruz.”

“BİZ MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİYİZ, BİZ TÜRK MİLLETİYİZ”

Konuşmasının devamında, MHP’nin siyasi duruşuna ve ideolojik çizgisine vurgu yapan Bahçeli, partisini ve mensuplarını “doğruluğun tarafı” olarak tanımladı. Merhum düşünür Ziya Gökalp’in sözlerine atıfta bulunan Bahçeli şunları kaydetti:

“Tarih gösteriyor ki muvaffakiyet daima doğruluğun mükafatıdır. Şükürler olsun ki fikrimiz doğrudur, hedeflerimiz doğrudur, mücadelemiz doğrudur.”

“SADECE KONUŞMUYORUZ, MİLLETİMİZİ DİNLİYORUZ”

Milletle iç içe bir siyaset anlayışını benimsediklerini belirten Bahçeli, bayrak şairi Arif Nihat Asya’nın halktan kopmadan şiirlerini yazmasını örnek gösterdi. Asya'nın tren ve vapurda 3. mevkiyi tercih ederek halkı dinlemesini hatırlatan Bahçeli, bu anlayışın siyasetçinin yol haritası olması gerektiğini vurguladı:

“Milletin sesine kulak vermek, bu sesi şuurla duyup hissetmek zamanlar üstü bir erdemdir.”

“TERÖRSÜZ TÜRKİYE İÇİN KARARLIYIZ”

Türkiye’nin iç ve dış tehditlere karşı güçlü duruş sergilemesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, MHP’nin ve Cumhur İttifakı’nın bu sorumluluğu taşıdığını ifade etti. Ülkenin güvenliği söz konusu olduğunda kimin mücadele edeceğini çok iyi bildiklerini söyleyen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

“Huzurlu Türkiye'nin ardındayız, süper güç Türkiye’nin amacındayız. Milli birlik ve dayanışmayı güçlendirme çabasındayız. Terörsüz Türkiye’ye ulaşmanın azim ve kararlılığındayız.”

“SÖZÜMÜZ KADAR İCRAATIMIZ DA GÜÇLÜ OLACAK”

Konuşmasında, hem sözlerinin hem de eylemlerinin millete hizmet temelinde olduğunu vurgulayan MHP Lideri, atılacak her adımın doğruluk çizgisinde olacağına dikkat çekti:

“İnsan için, aile için, millet için, ülkemiz için söylediklerimiz kadar yaptıklarımızın da etkili olması gerekmektedir.”

“DİYARBAKIRLI, TRABZONLU, TRAKYALI HEP AYNI CEVHERİN DAMARLARIDIR”

Bahçeli’nin konuşmasında dikkat çeken bölümlerden biri de etnik, coğrafi ya da kültürel ayrımlara karşı birlik ve beraberlik çağrısıydı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerine atıf yapan Bahçeli, “Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatlarıdır, aynı cevherin damarlarıdır” dedi. Türkiye’de siyasi birliğin, milli şuurla mümkün olacağını belirten Bahçeli, bu birliği sağlayacak olanın doğru siyaset, sağlam liderlik ve ahlaki bütünlük olduğunu savundu.

“VATANIMIZA GÖZ DİKENLERE KARŞI HEP TEK YÜREK OLDUK”

Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada tarih boyunca saldırılara, istilalara uğradığını hatırlatan MHP lideri, bugün de benzer tehditlerin sürdüğünü belirtti. “Ortadoğu'dan Balkanlara, Asya'dan Afrika'ya, Kafkaslardan okyanus kıyılarına kadar hep bir hesap, hep bir plan devrededir. Bu coğrafyada uyuklamanın sonu esarettir” sözleriyle hem parti teşkilatını hem de kamuoyunu uyanık olmaya çağırdı. Bahçeli, Türkiye’nin iç ve dış tehditlere karşı hazırlıklı olması gerektiğini vurgularken, “Tehdidin küçüğü büyüğü olmaz. Hafife alınan her provokasyon, yarının büyük badirelerinin habercisi olabilir” dedi.

“SİYASET, TÜRK MİLLETİNE HİZMET ETME ŞUURUDUR”

Bahçeli, siyasetin çıkar aracı değil, millete hizmet aracı olduğunu belirterek muhalefeti sert sözlerle eleştirdi. “Siyaseti yalan ve fitne çarkını döndürmek olarak değerlendirmiyoruz” diyen Bahçeli, MHP’nin siyaset anlayışının temelinde halkla gönül bağı kurmak ve milletin geleceğine yön vermek olduğunu söyledi. Konuşmasında, “Eğer Türk milleti yoksa biz zaten olamayız” sözleriyle partinin varlık sebebini de net biçimde tanımladı. MHP’nin milletin çıkarı dışında hiçbir hesapla siyaset yapmadığını, yapmayacağını söyledi.

“CUMHUR İTTİFAKI, HESAPSIZ DOSTLUĞUN ÇATISIDIR”

MHP lideri, Cumhur İttifakı’nı tanımlarken kullandığı ifadelerle de dikkat çekti. İttifakı, “Çıkarsız arkadaşlığın, hasbi kardeşliğin, kutlu hedeflerin çatısı” olarak tanımlayan Bahçeli, bu birlikteliğin sadece siyasi değil, aynı zamanda milli bir dayanışma zemini olduğunu dile getirdi. “Partimiz ve ittifakımız, birbirlerine haklarını peşinen helal edenlerin buluştuğu bir çatıdır” diyen Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın Türkiye'nin istikbal mücadelesindeki önemine vurgu yaptı.

“GELECEĞİ İNŞA ETMEK İÇİN GEÇMİŞİ UNUTMAMALIYIZ”

Bahçeli, tarihten ders alınması gerektiğini, geçmişin ihmal edilmesinin geleceği karartacağını ifade etti. Türkiye’nin jeopolitik konumunun taşıdığı risk ve sorumlulukları hatırlatan Bahçeli, “Öngörümüz tarih hafızamızda mahfuzdur” diyerek, partisinin tarihi tecrübe ve milli iradeye dayalı bir siyasi anlayış taşıdığını belirtti. “Varlık nedenimiz büyük Türk milletidir,” diyerek konuşmasını tamamlayan Bahçeli, yeni döneme güçlü bir dönüş mesajı verdi.

Bahçeli, açıklamalarını şu ifadelerle sürdürdü:

Merhum Ziya Paşa demişti ki "yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim, gaflet ile görmez kuyuyu reh üzerinde. Yani pek çok müneccim gök gözünde yıldız ararken önlerinde de kuyu olduğunu görmezler." Biz o kuyuları görüyoruz. Yalnızca görmekle kalmıyor. Aynen merhum Necip Fazıl kısayürek söylediği gibi söylüyor ve şöyle sesleniyoruz:

"Durun kalabalıklar. Bu cadde sıkmak çıkmaz sokak. Haykırsam kollarımı makasa gibi açarak, durun. Durun bir dünya iniyor tepemizden çatırda çatırdılar geliyor karanlıktan kubbemizden"

Değerli milletvekilleri, çatışma ve savaşların birbirine eklemlenerek küresel ve bölgesel temelde kaos düzen ikmal ettiğini görüyoruz.

"ABD SAVAŞAN ÜLKELER HATTINA GİRDİ"

Buradan o oldukça kaygı duyuyoruz. Öncelikle düşünmemiz gereken Türkiye'mizdir. İsrail'in İran'a saldırısı haksızdır ve barbarlıktır. 22 Haziran'da Amerika Birleşik Devletleri'nin İran'ın sözde üç nükleer tesisini bombalamasıyla savaşan ülkeler hattına aktif olarak girdiği açıktır. Buna karşılık İran misilleme üstüne misilleme yapmaktadır. Burada savaş muhabirlerine benzer şekilde silahlı saldırıları tek tek anlatacak ve sırayla açıklayacak değilim.

"İSRAİL TERÖRSÜZ TÜRKİYE'YE ÇOMAK SOKMAK İSTEMİŞTİR"

Ancak yeni bir dünya savaşı ile ilgili tahmin ve kanaatlerin yoğunlaşmasından dolayı çok boyutlu krizlere seferberlik ruhuyla odaklanmanın ertelenemez bir mecburiyet olduğunu düşünüyorum. Tahran'a, Bağdat'a, Şam'a, el cümle diğer komşu ülke başkentlerine atılan bombaların Ankara'ya etkisi olamayacağını iddia etmek için ya cahil ya da görevli bir işbirlikçi olmak kafidir. İsrail İran'a saldırarak Gazze soykırımını perdelemek istemiş. Terörsüz Türkiye'nin tekerine çomak sokmaya tertip etmiş. Korku uyandırarak komşu coğrafyaların siyonist emperyalist kurguya göre yeni baştan tanzimini ve tasnifini planlamıştır. Coğrafyaların bombalanarak silkelenmesi, altının üstüne getirilmesi, barışçıl diyalogları köstekleyecek, huzur ve istikrar özlemini köreltecek, vekalet savaşlarını kızıştıracak, sonu gelmeyen çalkantılar dönemi başlatılacaktır.

Allah muhafaza 3. Dünya Savaşı'nın çıkması halinde ise insanlık ve dünya medeniyeti kendi kendini yiyip bitiren yok yakıp yok eden canavar bir organizmanın durumuna düşecektir. Ne yazık ki adaletsizliğin kökleşmesi, ahlaki iflas, manevi erime, insani felaket yerkürenin her köşesine nüfuz etmiş ve saltanat kurmuştur. Zora ve zorbalığa dayalı haksız güç kullanan mütehakkim ülkelerin suçu ve suçluyu cani ve cinayeti kayıran sübjektif hukuk dalaveresi güçsüzlerin haysiyeti ve insan hakları üzerinde katliam şantiyesi kurmuştur.

"KATLİAM MAKİNESİ SOYKIRIM ÇETESİ"

Katliam makinesi soykırım çetesi Siyonist barbarlığın bugüne kadar durmayışı, insanlık adına ve uluslararası hukuk namına hiçbir tazyik, tenkit, telin ve telkine aldırmaması yalnız bir utanç anıtı gibi karşımızda değil, azami ölçüde uyanık olmamızı gerektiren ibret verici bir saldırganlık ve haydutluk analizidir.

"OTOKONTROLÜNÜ KAYBEDEN SÖZDE BİR DEVLET"

İsrail, tüm eşikler aşılmış sözün hükmü hepten aşınmıştır. Otokontrolünü kaybeden sözde bir devlet şiddetin bütün düğmelerine gözü kapalı şekilde basmaktadır. Sözde devlet diyorum. Çünkü İsrail uluslararası hukukun evrensel ilkelerine göre devlet olma vasfından hızla kopmuş, bir cinayet aygıtına, bir ölüm mangasına, bir terör örgütüne dönüşmüştür.

"BUGÜN DEĞİLSE NE ZAMAN ÜMMET VE MİLLET BİLİNCİ DİRİLİŞ EMARESİ GÖSTERECEK"

İsrail'in hiçbir yaptırım ve cezai tatbikata takibata uğramaması alçaklığın, korkunç azgınlığın hak ve hukuk tanımayışın başlıca motivasyonu ve moral deposudur. Birleşmiş Milletler aciz atıl dilim varmıyor söylemeye ama ama korkaktır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kahredici sessizliğe ve tepkisizliğe gömülü vaziyettedir. Uluslararası toplum derhal harekete geçmelidir. İslam ülkeleri üç maymun oynamaktan vazgeçerek ahlaki tavrını ve tarafını erdemli ve eylemsel adımlarla berrak şekilde göstermeli, kollektif bir devriye girmelidir. Sorarım bugün değilse ne zaman ümmet ve millet bilinci diriliş emaresi gösterecektir?

"BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DERHAL KUVVET KULLANMALI"

Bu ne aymazlıktır. Bu ne yaman bir çelişkidir. Bu zulüm ve eşkıya düzeni nereye kadar sürüp gidecektir. Siyonist emperyalist vandallığını azı dişine dişini söküp atmaktan ödü patlayan bir güvensizliğin ve hatta sinmişliğin ruzi mahşerde vereceği hesabı düşünen hiç yok mudur? Elbette böyle gidemez. Akan kanlara hiçbir surette seyirci kalınamaz. İnsanlık ve İslam vicdanının heder ve helak olmasına daha fazla iradesiz durulamaz. Birleşmiş Milletler derhal kuvvet kullanmalı, suçlular tarih ve adalet önünde cezalandırılmalıdır. Vakit kaybetmeksizin İsrail terör devletine karşı ortak bir direniş hattı kurulmalıdır. Birleşmiş Milletler operasyonel askeri gücünü sahaya sürmelidir. Bunu bölge ve dünya barışı için acilen yapmalıdır. Sadece Ortadoğu değil dünyanın geneli bıçak sırtında, diken üstünde, belirsizliğin kapsamı kapsama alanındadır.

"CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NİN ISRARLA HAVANDA SU DÖVMESİ..."

Nitekim çok dikkatli olmamız gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi hem içimizde hem dışımızda barış havasının, barış kuşağının egemen olmasını dilemektedir. İsrail'in Ortadoğu'da tarihi bir hüsran ve hezimete mahkum olması kaçınılmazdır. Bu gelişmeler ortadayken Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin gelişmeler karşısındaki ilkesiz, ilgisiz, ikircikli ve iltihaplı siyaseti gerçekten de endişe verici boyutlardadır.

Mahalle yanarken Cumhuriyet Halk Partisi'nin ısrarla havanda su dövmesi, kaçak güreşmesi, polemik ve dedikodu değirmenine su taşıması ayıplı bir siyasetin ucuz numaralarından başka bir şey değildir.

Muhalefetin Türkiye'ye yabancılaşması, Milli Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan dönemde hezeyan nöbetine girmesi siyaset ve demokrasi hayatımız için şiddetli bir sancıdır. İsrail ve sırtını dayadığı ülkeler terörizmin ana sponsorudur. Bunu yok saymak demek köleliğe razı olmak, küfre diz çökmek, zillete yaka iliklemek demektir. CHP'nin kurduğu yer Türk milletinin durduğu yer değildir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin baktığı yer Türkiye'nin milli hedefleriyle bir ve aynı değildir.

Bu temel milli meselelerde uzlaşmaya yanaşmamak düşman emellerinin vatanımıza ulaşmasına aleni çanak tutmaktır. Muhalefetin omurgası kırık, çürük ve çöküktür. Omurgasız vücut cesetten ibarettir. Biz ceset olmaya değil, aziz milletimiz, cennet vatanımız ve geleceğin Türk evlatları için dipdiri olmanın heyecanındayız.

"İSTİKLALİMİZİ VE MİLLİ VARLIĞIMIZI CANIMIZ PAHASINA KORUMANIN DERDİNDEYİZ"

Tarihin sararmış ve solmuş yapraklarından araya araya bulup çıkardığımız nice acı veya parlak hatıranın ivmesiyle istikbalin yol haritasını çizmenin istiklalimizi ve milli varlığımızı canımız pahasına korumanın derdinde ve peşindeyiz. Tarih geçmiş olayların pul koleksiyonu yapar gibi toplanmasıyla sınırlı gösterilemez. Takdim ve teşhir edilemez. Kim ne yaparsa yapsın, hangi müfteriliğe heves ederse etsin. Hukukumuzu, düşünce ve ifade hürriyetini kimler çarpıtırsa çarpıtsın iç cephemiz düşmeyecek surda gedik açılamayacaktır. Bunun güvencesi Türk milletinin tarihi kucaklaşması ve birbirine bağlılığıdır. Her partinin Türkiye önceliğini alınması, yabancı başkentlerden gözüne ve kumandası altına girmek isteye için ortam yoklamasından geri dönmesi herkesin çıkarınadır.

"GÜN BİRLEŞME GÜNÜDÜR"

Burada her zaman olduğu gibi çağrımı tekrarlıyorum. Gün birleşme günüdür. Gün dayanışma günüdür. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı olarak her şey Türkiye içindir diyoruz. Bu topraklara vatanım diyen herkes. Bu insanlara milletim diyen herkes.

Bu bayrak benim, bu ülke benim diyen herkes. Biliniz ki herkes eşittir Türkiyedir. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken alayınızı saygı ve sevgilerimle selamlıyor. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Kaynak:ANKA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.