14 yıl aradan sonra CHP'ten Bayburt'ta miting: Özgür Özel’den Erdoğan’a Trump mesajı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" sloganıyla başlattığı miting serisinin onuncusunu Bayburt’ta gerçekleştirdi. CHP, 14 yıl aradan sonra Bayburt’ta ilk kez miting düzenledi.
Kent merkezindeki miting alanı talebi valilik tarafından reddedilince, miting Bayburt Genç Osman Stadı önünde yapıldı. CHP lideri Özgür Özel, burada toplanan kalabalığa seslendi.
Özel, konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunarak, "ABD Başkanı Donald Trump’ın tehditlerine karşı dik duruş bekliyorum" ifadelerini kullandı. CHP’liler ise kent merkezindeki Çoruh Nehri üzerindeki köprüye “İmamoğlu’na Özgürlük” yazılı pankart asıldı.
Mansur Yavaş, yurttaşlara şöyle seslendi:
“Demokrasi istiyoruz. Hukuk istiyoruz. Demokrasinin hukukun olmadığı yerde ekmek de olmaz. Türkiye'deki siyaset maalesef çok gergin gidiyor. Oysa etrafımızdaki savaşları da gördüğümüz zaman birlik beraberlik içerisinde olmamız gereken bir zamandayız. Siyaset asla bizi ayırmamalı.
Siyaset bir zenginlik, fikirlerin zenginliği olmalı. Bölünme amacı olmamalı. Bölmemeli, bizi bütünleştirmeli. Bunu neden söylüyorum? 2019 yılında aday olduğumuzda mevcut bakamlarını bırakmamak için Ankara'daki rantları başkasına bırakmamak için o düzenin devam etmesi için biz daha iyi yönetiriz deyip aday olduğumuzda bütün televizyonlarda gördünüz. Neler söylediler? İşçileri çıkaracaklar. Yardımları kesecekler. Bunlar belediyeyi yönetemezler. Su sayaçlarını PKK'lılar okuyacak. DHKP-C'liler fatura getirecek dediler. Neden yaptılar bu karalamaları? O koltukları bırakmamak için.”
“Ancak Ankara Halkı bunlara inanmadı. Ankara Halkı inanmadığı gibi Türkiye çapında 11 tane Büyükşehir Belediye Başkanı olarak göreve başladık. Halk yaptığımız hizmetlerden memnun oldu ki hemen hemen bu 11 belediye başkanımızın tamamı oylarını artırarak seçtiği gibi tekrar seçildiği gibi sayımız da arttı.
Türkiye çapında 250 belediyemiz varken şu anda 420 civarında belediyemiz oldu. Belediye başkanlarımız halktan yana farklı bir belediyecilik yaptılar. Yardımları kesecek derken paket paket evlere koli dağıtmak yerine inancımıza uygun bir şekilde biz onlara kart verip onlara para yükledik.
Esnaftan çoluğunun çocuğunun istediğini almasının yolunu seçtik. Bize ne demedik. Ekonomiyi kötü yönettiler. Biz de uzak duralım da vatandaş iyice bir yokluğu hissetsin diyemedik. Vicdan sahibi olarak herkese sahip çıktık. Şu anda ben Ankara'da 210.000 aileye düzenli şekilde destek oluyorum. Eskiden yapılmadığı şekilde oluyorum. Bu iktidar emeklilere 14.000 küsur lirayı layık gördü. Bu yaşa gelmiş insanlar bu parayla nasıl geçinir? Kira mı ödeyecek? Başka tür şeyleri mi ödeyecek? Ne yiyecek ne içecek demediler.”
“Şu anda ben Ankara'da tam 74.000 küsur emekliye düzenli şekilde her ay 2.100 lira nakit yardımı yapıyorum. Yani bütün harcamalarınızı halktan yana yapıyoruz. Asgari ücreti biliyorsunuz, düşük ilan ettiler. Bunun üzerine biz asgari ücret programı yaptık. Şu anda 15.000 kadar asgari ücretliye de düzenli şekilde yardım yapıyoruz.
Ulaşım yardımı yapıyoruz. Çocuğu ortaokul lisede okuyan 50.000 öğrenci ücretsiz taşınıyor. Kreşleri gönderemeyenlerin kreş ücretini servis ücretini ödüyoruz. Ankara Halkı bunları önceden görmedi. 40 civarında yeni kreş açtık. Eskiden sıfırdı. Öğrencilerin barınması için binalarımızı yurt olarak, misafirhane olarak onlara açtık. Dolayısıyla ayrıca bütün engellemelere rağmen yaptığımız hizmetlerle Ankara Halkı bizleri ödüllendirdi. Yüzde 51 olan oyumuzu yüzde 61'e 3 olan belediye sayımızı da 16'ya çıkarttı.”
“Hükümetin bizleri adlandırırken belediye meclisindeki azınlık olmamız nedeniyle topal ördek olarak adlandırılması ve hizmetlerimizin birçoğunun engellenmesiydi. Belediye başkanlarının birçoğu benim odama dahi gelmedi. İlçeleri için bir şey istemediler. Ancak Ankara Halkı onları cezalandırdı ve hiçbirisi seçimi kazanamadı.
Şu anda siyaset sahnesinde yoklar. Bunu neden söylüyorum? Eğer bu şekilde belediyelerimize yapılan hücumlar devam ederse Türk milleti yarın sandığa gittiği zaman bu engellemeleri yapanlara, bu haksızlıkları, adaletsizlikleri yapanlara sandıkta çok büyük bir ders verecektir. Buna kalbim kadar inanıyorum. Sevgili Bayburtlular, sadece sosyal belediyecilik değil, üretken belediyecilik de yaptık. Siz burada tarımla hayvancılıkta geçiniyorsunuz.
Dönemde sadece kırsal kalkınma desteği denince sadece ve sadece Ziraat Odalarına birer tane traktör vermişler. Biz şu anda 30.000'in üzerindeki çiftçiyle birebir görüşüyoruz. Onlara ücretsiz tohum yardımı, fide yardımı, gübre, mazot yardımı yapıyoruz ki onlar üretsin bizi Hansa George yarın mahkum etmesin diye. Evet hükümet henüz yapmadı. Biliyorsunuz Türkiye'nin birçok yerinde don oldu. 6500 çiftçiye şu anda dondan dolayı gördüğü zararı telafi etmek için yardımcı oluyoruz.”
FERDİ ZEYREK’İ ANDI
“Bakın en son yaptığımız çalışmalardan birisi şu. İçinizde çok emekli vardır. Eczaneye doktora gittiğin zaman katkı payı isterler değil mi? Şu anda Ankara'da hiçbir eczane bizden sosyal yardım alanlardan katkı payı istemiyor. Tamamını Ankara Büyükşehir Belediyesi ödüyor. Yani cebinde parası yok diye ilacı alamamazlık yapamıyor.
Şimdi varmak istediğim sonuç şu. Değerli Bayburtlular, şimdi yeni seçilen belediye başkanlarımızdaki başarı oranı şu anda %58. Bunu görünce daha önce 11 olan belediye sayısı 14'e çıkıp birçok il başkanı da kazanılınca iktidar değişecek korkusuyla bu operasyonlara başladılar. Bakın Ferdi başkanımızı rahmetle anıyorum. Henüz 14 aylık bir belediye başkanı. O kadar başarılı olmuş ki her kesimden on binlerce kişi cenazesine katıldı.”
TRT ÇAĞRISI
“Bunu siz parayla pulla silah soruyla sağlayamazsınız. Dolayısıyla belediye başkanlarımızın bu başarısı iktidarı ürküttü bu operasyonlara başladı. Bizi yargılamayın demiyoruz. Hiçbir dokunulmazlığımız yok. TRT'de canlı yayınlayın.
Ancak tutuksuz yargılayın. Bir kimse cezası Yargıtay'dan onaylanıncaya kadar masumdur. Bunların hepsi maalesef askıya alındı. Hukuk askıya alındı. Sorulduğu zaman %65 bu tutuklamalar siyasidir diyor. Onun için biz bugün buraya Ekrem Başkanla tutuklu belediye başkanlarımızla Ümit Özdağ'la haksız yere tutukların herkese sahip çıkmak, onların hakkını savunmak, sizlere de bu uygulamaları şikayet etmek için geldik. İnşallah en kısa zamanda yapılacak seçimde hak hukuk yerini bulacak ve gerçekten hiç kimseyi ayırmayan, herkesi Türk milletinin şerefli bir ferdi olarak gören bir yönetim gelecek. Kimseyi ayırmadan herkesi kucaklayıp halktan yana uygulamalarıyla inşallah nasıl belediyelerdeki memnuniyet varsa iktidar değişikliğinden dolayı da ortaya çıkan memnuniyeti inşallah Türk milleti olarak hep birlikte yaşayacağız.”
Özgür Özel'in açıklamaları:
Bugün Bayburt'a sizlerle kucaklaşmaya geldiğimizde bir takım ezberlerin, haksız söylemlerin yerle bir olmasını ümit ediyordum. Yazdılar, çizdiler. Gezi bir tek Bayburt'ta olmadı dediler, gitme Bayburt'a 19 Mart'tan sonra Bayburt'ta bir şey olmadı dediler. Dedim ki bu ezberler bitti, bu eski siyaset bitti. Bugün artık öyle siyasi partilerin kalesi kale siyaseti bitmiştir. Artık Bayburt ne AK Parti'nin ne Tayyip Bey'in değil, Bayburt bir bütün olarak bu milletin kalesidir.
Artık Bayburt, iktidar dostu bir şehir diye değil çünkü Bayburt bu iktidara çok destek verdi ama iktidar Bayburt'un ona yaptığı dostluğu Bayburt'a yapmadı. Bunun için artık biz Bayburt'un sesini duymaya duyurmaya, ilk seçimlerden sonra Bayburt'a yapılmayanı fazlasıyla yapmaya geliyoruz inşallah.
Bu sabah Bayburt'ta gezerken 30-35 yaşlarında üç kardeşimiz dediler ki; Genel Başkan, bu Bayburt öyle bir belediye başkanı gösterin ki hepimiz oy vereceğiz. Biz bıktık artık dön dolaş aynı isimlerden. Birinin aday yapmadığını öbür partinin aday göstermesinden. Bin türlü şikayetimiz var hem çiftçilik yaparız hem işçilik yaparız yine de geçinemeyiz. Nasıl olsun biliyor musun dedi biri, Ferdi Zeyrek gibi biri olsun dedi. Bir haftalık ilk 3 günü büyük bir korku, son 4 günü büyük bir yastan dün canım Manisa'mdan kalktım Bayburt'a geldim. Ferdi Başkan'ın vefatı bütün Türkiye'yi üzdüğü gibi Bayburt'ta da gırtlağı düğümlenmeyen kimse kalmamış onu gördüm.
Üç genç Bayburtlu arkadaş, yalnız hiç Bayburt'ta görülmediniz diyor. Örgütümüz var, il ilçe başkanlarımız var, bir mücadelemiz var ama bizde de kusur var. 14 yıl sonra bir genel başkan geliyor uzun süredir miting yok, temas yok. Bundan sonra size söz olsun bir gözümüz, bir kulağımız, bir ayağımız Bayburt'ta olacak.
25 yıl önce Türkiye'nin nüfus 67 milyon, bugün 86 milyon. Neredeyse 20 milyon nüfus arttı Bayburt'umuzun o gün nüfus 97 bin, bugün 83 bin. Türkiye büyümüş, Bayburt küçülmüş. Normalde Bayburt'un da 125 bin olması lazımken inmiş 83 bine. Ama Bayburt'ta bir gelecek göremeyen gençler göçüyor. Bayburt'ta yatırım yapmak istersen bin bir tane zorlukla karşılaşıyorsun. Bayburt'un oyunu alanlar iş hizmet etmeye gelince Bayburt'u çantada keklik gördükleri için Bayburt'u unutuyorlar. Baktım sanayi yüzde 2, hizmet sektörü yüzde 23, tarım yüzde 75. Buna rağmen tarımın 5'te biri azalmış. Bayburt'ta çiftçinin ortalama yaşı 58'e çıkmış, genç çiftçilerin 4'ünden üçünün seneye gözü yolda. Yani Bayburt'ta doğru yatırımlar yapılmayınca gencin karşısında ya tarla ya gurbet kalıyor. Bayburt'a yatırım getirmeye fabrikalar kurmaya, gençlerimizi bu güzel şehirde tutmaya söz veriyoruz.
Bir de verilip tutulmayan sözler var. Ne oldu tünel Kop Dağı'ndaki 13 yıldır bitirmediler. Havaalanı 6 yıldır bekliyor. Sanayileşmek önemli ama çiftçiye de sahip çıkmak önemli. Bütün Türkiye donda yandı, Bayburt da kışın kalkmayan kardan sonra tohumlar çürüdü. Zararın telafisi lazım, destek lazım bu sesleri birilerinin duyması lazım. Bu hafta Bayburt'un bütün sorunları Meclis gündeminde olacak.
Sadece Bayburt'un değil, ülkenin tamamı büyük sıkıntılar içinde. Söz, karar millette olması gerekirken 23 yıldır AK Parti seçimleri kazanmış biz de ona saygı duymuş muhalefet görevi yapmışken 31 Mart'ta ilk kez onlar ikinci parti oldular. CHP, 47 yıl sonra birinci parti oldu. Bizim 47 yıl gösterdiğimiz anlayışı, sabrı 47 gün göstermediler. Bugün 31 Mart yerel seçimlerinden beri birinci sırada olan partimiz bütün anketlerde en yakın rakibinin 7 puan önündedir ama iktidar buna saygı duymak yerine saldırmaktadır. Şimdi arkasında milletin desteği olmayanlar sandıktan kaçanlar Türkiye'yi baskıyla yönetmeye çalıştıkları için ekonomiye de çok zarar veren bir meşrutiyet kriziyle karşı karşıyayız. Bu krizi aşamayınca milletin kararıyla inatlaşan iktidar, yasama yürütme ve yargıyı şahsileştirmiş, egemenliği altına almış ve Türkiye'ye büyük bir kurumsal çöküş yaşatmaktadır.
Sadece bir kişinin, bir grubun onay verdiği ama milletin asla hoş görmediği bir sürecin içindeyiz. Çünkü onlar geleceklerini düşünürken milleti düşünmüyorlar ve bedeli maalesef suçu olmayanlar ödüyor. Asgari ücretli 22 bin liraya geçinmeye zorlanıyor, bugüne kadar asgari ücret 3 bin 300 lira eridi bile. AK Parti geldiği gün asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu, bugün asgari ücret 3 çeyrek altın alabilir duruma geldi. Biz en düşük emekli maaşının asgari ücret olmasını savunuyoruz ama 14 bin 500 lira veriyorlar. AK Parti gelmeden önce en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın, şimdi 2 çeyrek altın alıyor. Emekliler AK Parti'nin yaptığını görmek lazım, nasıl sizi bugünkü hesapla o beğenmedikleri Ecevit'in 8 çeyrek altın verdiği bugünkü en düşük emekli maaşı 45-50 bin lira arasında oluyor. Oralardan 14 bin liralara getirdiler.
Bunu emekli hak ediyor mu? Bu durumu asgari ücretli hak ediyor mu? O zaman o zaman seçimden önce asgari ücrete 4 kere yılda zam yapacağım deyip bir kuruş zam yapmayanlara emekliyi artık açlığa, sefalete mahkum edenlere karşı Temmuz ayında ya o ara zammı asgari ücretli için emekli için de seyyanen zammı alacağız ya da bu büyük mücadeleyi meydan meydan taşıyacağız.
"ARA ZAMMI SÖKE SÖKE ALIRIZ"
Bursa'da o toplanmazlar gelmezler deyip de gelip ta Recep Tayyip Erdoğan bulvarına kadar doldurduğunuz bu meydandan duyması gereken herkes duysun. Ara zam hakkımız söke söke alırız. Bayburt bugün bir tarih yazıyor. Bayburt'ta emekliler ve emekçiler omuz omuza ara zammı almanın söke söke almanın bir şekilde almanın mücadelesini veriyorlar.
350.000 tanesi 350.000'i 6 aydır bekliyor. 250.000'i de 3 aydır bekliyor. Sendikaları Türk İş ve Hak İş 27 Şubat'ta tekliflerini sundu. Bugüne kadar sustular. 2 haftadır hep birlikte dile getiriyoruz. Dediler ki gerçek enflasyona göre değil hedef enflasyona göre zam vereceğiz. Değerli Bayburtlular enflasyon gerçekte biliyorsunuz geçen sene %100'dü. Bu sene de %80 hesaplıyor ENAG. Geçen sene 100 lira olan mal bu sene 180 liraysa enflasyon %80'dir. Ama TÜİK ne demek TÜİK? T Ü İ K Tayyip Bey'i üzmeyen İstatistik Kurumu. Kimi üzüyor? Emekliyi üzüyor. Asgari ücretliyi üzüyor. Şimdi de kamu işçisini üzecek. Ne yaptılar geçen sene hatırlayalım. Gerçek enflasyon %80. TÜİK 45 dedi. 45'i bile vermediler. %30 verip %15 herkesin cebinden çaldılar. Şimdi de kamu işçisine enflasyon TÜİK'e göre 35'ken ilk 6 ay 16 2. 6 ay 8 vereceğiz diyorlar. Sendikada demiş ki bu yaz hareketli geçecek.
Vallahi zaman zaman sendikaları eleştirdiğimiz oldu. Ama işçi sendikaları çıkıp direneceğiz. Meydanlardayız. Mücadele edeceğiz diyorsa arkanızdayız, arkanızdayız, arkanızdayız. Bayburt'tan bir söz alalım. Bir söz alalım. Kamu işçisi için emekli için emekçi için kim yollara düşerse kim meydanlara koşarsa, kim eyleme çıkarsa sonuna kadar arkasında durmaya var mıyız? Var mıyız? İşte bu sesi Bayburt'tan duyun. Kocaeli Gebze'den değil. Bursa'dan değil. Bayburt'tan sesleniyoruz işçi sınıfına. Kaya gibi arkandayız. Kaya gibi arkandayız. Tabii mağdurlar sadece emekli, asgari ücretli kamu işçisi değil.
Büyük bir kurumsal çöküşün içindeyiz. Geniş tabanlı işsizlik. Bu gençlerde %38 kadınlarda %40 son 10 yılın en yüksek rakamı var. Hepiniz biliyorsunuz. Geçen sene 3.2 milyonda 4.7 milyona çıktı ev gençleri. Ne demek ev genci? Ne okulda, ne işte. Ne eğitimde ne istihdamda. Maalesef sobanın dibinde anasının dizinin dibinde. Ev genci 4.7 milyon. Bu gençler bunu hak etmiyorlar. Bu gençler bu haksızlığı hak etmiyorlar. O yüzden işsizlik sorununu çözmek diğer tüm sorunlar kadar kritiktir, önemlidir. 1,5 milyon atanamayan, atanmayan öğretmenimiz var. Staj ve çıraklık mağdurları var.
ÖZEL'DEN KHK MAĞDURLARI ÇIKIŞI "ASLA MİLLETETE İHANE EDENLER BAHSETMİYORUZ"
Ve özellikle KHK mağdurları var. Adam "17-25 Aralık'tan önce etle tırnaktık. Hep beraberdik. Bankasını ben açtım. Dershanesine ben gittim. Ne istedilerse verdim. Hiç geri çevirmedim" diyor. Gariban memurun çocuğu burslu olarak dershaneye gitmiş hayatını karartıyor. Ya da bir iftira geliyor. Mahkemeden dönüyor memuru iade etmiyor. Yargılanıyor. Beraat ediyor ama birilerinin zihninde beraat edemiyor. KHK mağdurlarını da atanmayan öğretmeni de staj ve çıraklık mağdurlarını da Türkiye'nin dört bir tarafındaki tüm mağdurları da büyük bir dayanışma duygusuyla biz sahipleniyoruz. Halk Partisi sahipleniyor.
“İZİNDEN GİDİLECEK İKİ MUSTAFA VAR”
Ülkesine vatanına, milletine ihanet edenden altındaki tankı üstüne sürenden F16 ile meclis bombalayandan asla bahsetmiyoruz. Onlar cezalarını sonuna kadar çeksinler. Ama sen bu bankaya kira yatır. Sen bu bursa al. Sen bu sıkıntı içinde şuraya gel deyip de mağdur edilen kardeşlerime söylüyorum. Bir daha kimsenin böyle peşine takılmamak lazım. Bu ülkede peşine takılanacak iki tane bu topraklarda yolundan izinden gidilecek iki Mustafa var. Bir, peygamberimiz Muhammed Mustafa; bir de bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk. Allah kimseyi ne peygamberimizin izinden ne Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden ayırmasın. Onun dışındaki bütün yollar batıldır.
ERDOĞAN'A "TRUMP" ÇAĞRISI
Biz yanı başımızda bir savaş diye olacak diye tedirgin oluyoruz. Erdoğan'dan Trump'a karşı dik bir duruş bekliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.