Marmara'da kırmızı alarm! Gittikçe artıyor

Müsilajın son 20 yılda zaman zaman gündeme geldiğini hatırlatan Prof. Dr. Yelda Aktan, artan insan faaliyetleri ve sanayi kaynaklı organik kirliliğin bu sorunu körüklediğini ifade etti. Su kolonunun her seviyesinde tespit edilen müsilajın, akıntıların zayıf olduğu alanlarda daha uzun süre kaldığını, güçlü akıntılarda ise daha hızlı dağıldığını belirtti.

DAHA KALICI HALE GELİR

Boğaz gibi sürekli hareket halinde olan bölgelerin kendini yenileme kapasitesinin daha yüksek olduğunu söyleyen Aktan, Marmara Denizi’nin durgun kesimlerinde ise müsilajın daha kalıcı hale geldiğini aktardı. Gelen son görüntülerde deniz tabanında yoğun müsilaj oluşumu gözlemlendiğine dikkat çekti.

ARTABİLİR

Yazın sıcaklıkların artmasıyla birlikte müsilajın daha da yayılabileceğine işaret eden Aktan, bu durumun yalnızca sıcaklıkla değil, aynı zamanda devam eden atık deşarjlarıyla da ilişkili olduğunu ifade etti. Hazırlanan müsilajla mücadele planlarının önemli olduğunu ancak bu planların uygulanabilirliğinin ve denetimlerin çok daha kritik hale geldiğini belirtti.

Marmara’daki mevcut arıtma sistemlerinin artan nüfus ve yoğun yağışlar karşısında yetersiz kaldığını dile getiren Aktan, bu nedenle birçok atığın arıtılmadan denize ulaştığını söyledi. Evsel, tarımsal ve endüstriyel atıkların yanı sıra derin deniz deşarjlarının da bu durumu etkilediğini belirterek, soruna bütüncül bir çözüm gerektiğini kaydetti.