Doğa Koleji'nin bağlı olduğu şirkete kayyum! Can Holding soruşturmasında yeni gelişme

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen Can Holding soruşturmasında kritik bir adım daha atıldı. Türkiye’nin önde gelen özel eğitim kurumlarından Doğa Koleji’nin bağlı bulunduğu Arı Bilim İnovasyon Eğitim Hizmetleri A.Ş.'ye kayyum atandı. Mahkeme kararıyla şirketin tüm yönetim hakları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)’ye devredildi.

Soruşturma, "suç örgütü kurmak ve yönetmek", "örgüte üye olmak", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suçtan elde edilen mal varlığını aklamak" gibi ağır suçlamalar üzerine başlatılmıştı. Daha önce de Can Holding’e ait 9 şirkete kayyum atanmıştı.

GENİŞ KAPSAMLI MALİ SORUŞTURMA

Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, holding çatısı altında örgütsel yapılanmalar kurulduğu ve bu yapılar üzerinden ciddi mali usulsüzlüklerin gerçekleştirildiği öne sürüldü. Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporları ve diğer denetim kurumlarının hazırladığı belgeler doğrultusunda, vergi kaçırma, sahte fatura düzenleme, ve suçtan elde edilen gelirlerin sisteme sokularak aklanması gibi çok sayıda yasa dışı faaliyet tespit edildi.

İddialara göre, Can Holding bünyesindeki bazı şirketler aracılığıyla kaynağı belirsiz yüksek miktarda para girişleri yapıldı, bu paralar farklı şirketlere aktarılıp izleri silinmeye çalışıldı. Ayrıca, ticari faaliyeti olmayan şirketlerde sermaye artırımı yapılarak, bu artırımların “ortaklara borçlar” hesabı üzerinden yasadışı biçimde kayda geçirildiği belirtildi.

121 ŞİRKETE EL KONULDU, GÖZALTILAR VAR

Soruşturma kapsamında bugüne kadar 121 şirkete el konuldu, bu şirketlerin yönetimi TMSF’ye devredildi. Ayrıca, 10 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin düzenlediği operasyonlarda, aralarında Can Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ’ın da bulunduğu 5 kişi gözaltına alındı.

Şüphelilerin, holding yapısını kullanarak aynı sektörde çok sayıda şirket kurup, denetim mekanizmalarını etkisiz hale getirmeye çalıştığı ve yönetim kurullarındaki değişikliklerle yasal sorumluluktan kaçmayı hedeflediği ileri sürüldü.