Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan BM'de kritik açıklamalar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada kürsüye çıkarak sözlerine İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını gündeme getirerek başladı.
İsrail'in kontrolünü kaybettiğini belirterek "Bütün dünya liderlerine sesleniyorum; gün bugündür, gün insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür." ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Biz bugün bu kürsüde kendi vatandaşlarımızla birlikte sesi kısılmak istenen Filistin halkına tercüman olmak için de bulunuyoruz.
Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıklayan tüm ülkelere teşekkür ediyor, henüz bu kararı almayan devletleri ise bir an önce harekete geçmeye çağırıyorum.
İsrail tarafından Gazze'de son 23 aydır her saat 1 çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor. Bunlar sayı değil, hepsi birer can, birer masum insan.
365 kilometrekare içinde yaşayan 2,5 milyon Gazzeli her gün yerinden ediliyor, her gün bir başka bölgeye göçe zorlanıyor.
Henüz 2-3 yaşında elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrucuklar bugün maalesef Gazze'nin olağan fotoğrafı haline gelmiştir.
(İsrail'in Gazze'deki soykırımı) İnsanlık tarihi son 1 asırda böyle bir vahşet görmemiştir.
Bir çocuğun eline küçük diken batsa anne babaların yüreği yanıyor ama Gazze'de çocuklar anestezi yapılmadan ampute ediliyor. Bu insanlığın dip noktasıdır.
(Gazze'de) Buna hangi vicdan dayanır, hangi vicdan buna sessiz kalabilir? Çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan öldüğü bir dünyada huzur olur mu? Bir çocuğun eline küçük diken batsa anne babaların yüreği yanıyor ama Gazze'de çocuklar anestezi yapılmadan ampute ediliyor. Bu insanlığın dip noktasıdır
Netanyahu’nun barış yapmaya da rehineleri kurtarmaya da niyeti olmadığı anlaşılmıştır. Orta Doğu’daki ülkeler İsrail hükümetinin pervasız tehditleriyle muhatap oluyor. Gazze’de bir savaş yok. Gazze’de iki taraftan söz edilemez. Bir yanda en modern öldürücü silahları olan düzenli ordu, diğer tarafta ise masum siviller, masum çocuklar vardır. Bu teröre müdahale değildir. Bu toplu kırım bahanesidir.
İnsanlık tarihi son bir asırda böyle bir vahşet görmemiştir. Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor.MBM Gazze’de kendi çalışanlarını dahi koruyamamıştır. Gazze’de insanlara yardım için koşan 500 kişi öldürülmüş, bunların 326’sı BM çalışanlarıdır. Soykırım, tıpkı Holokost gibi insanların toplu halde imhası için kullanılan barbarca bİr kavramdır. Oysa bugün Gazze’de sadece insanlar öldürülmüyor, hayvanlar hedef alınarak öldürülüyor.
İsrail, Gazze ve Batı Şeria ile sınırlı kalmıyor, Suriye'ye, İran'a, Yemen'e, Lübnan'a saldırılar düzenleyerek bölge barışını da tehdit ediyor. Bu, terörle mücadele değildir. Bu, 7 Ekim olayı öne sürülerek yürütülen bir işgaldir, tehcir, sürgün, soykırım daha doğrusu bir toplu kıyım politikasıdır.
Antisemitizmi körükleyen bu cinnet hali daha fazla devam edemez. Gazze’de ateşkes bir an önce sağlanmalı, saldırılar durmalı, insani yardımların engelsiz girişine mutlaka izin verilmeli. Soykırım kadrosunun uluslarası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. İnşallah bu gerçekleşecektir. Gazze’de yaşanan barbarlığa karşı tavır almayan herkes bu vahşete ortaktır. Gün bugündür. Gün insanlık adına Filistinli masumların yanında dimdik durma günüdür.
Bütün dünya liderlerine sesleniyorum; gün bugündür, gün insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür.
(İsrail'in saldırıları) En temel insan hakları, ifade, gösteri, protesto özgürlüğü, kadın, çocuk hakları, eşitlik, adalet gibi kavramlar rafa kaldırılmıştır. Vadedilmiş topraklar saplantısıyla hareket eden İsrail yönetimi yayılmacı politikayla bölge barışına, insanlığın müşterek kazanımlarına kast etmektedir. (Katar'a yönelik saldırı) İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir.
"Suriye'de istikrar kökleştikçe hiç şüphesiz bunun kazananı Suriyeliler ile birlikte tüm komşu ülkeler, tüm bölgemiz olacaktır"
"Eli kanlı bir rejime karşı mücadeleyi kazanan Suriye halkı inanıyorum ki büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri zaferi de inşallah menziline ulaştıracaktır"
"Soykırım kadrosunun uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. İnşallah bu mutlaka gerçekleşecektir"
"NATO müttefikimiz ABD ile ilişkilerimizi ticaret, yatırım, enerji ve savunma sanayi başta olmak üzere birçok alanda güçlendiriyoruz"
"Ege ve Doğu Akdeniz'i ilgili tarafların meşru menfaatlerine riayet edilen istikrar havzası olarak görmek istiyoruz. Her konuda yapıcı işbirliğine hazırız"
"Uluslararası toplumu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum"
ayrıntılar geliyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.