CHP'den "100 Karası" mitingi Özel: Sen gideceksin, İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak
Bugün İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta gözaltına alındıktan sonra 23 Mart günü tutuklanmasının 100. günü. CHP, 100. günde, İstanbul ve Türkiye'nin dört bir yanında düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin yenisi, tepkilerin merkez üssü haline gelen Saraçhane'de düzenliyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "100 Karası" olarak adlandırdığı miting saat 20.30'da başlayacak. Mitinge İmamoğlu'nun da Silivri!den mesaj göndermesi bekleniyor.
Söz konusu miting, bugün şafak vakti İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne düzenlenen operasyonla da aynı gün düzenlenmesi de önemini daha fazla artırırken, Özgür Özel'in bugün ki restinin ardından vereceği mesajlar da merak ediliyor.
19.04 HİKMET ÇETİN SARAÇHANE'YE GELDİ
CHP'nin eski Genel Başkanı Hikmet Çetin, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve tutuklu İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na destek için Saraçhane'ye geldi. Çetin, alanda yaptığı konuşmada, "Hepimizin Genel Başkan'ın etrafında toplanmamız lazım, herkesin bunu yapması lazım" dedi.
19.30 CHP GENÇLİK KOLLARI SARAÇHANE'YE YÜRÜYOR
CHP Gençlik Kolları, Vatan Caddesi'nden Saraçhane'ye yürüyor. Yürüyüşün en önünde, namı Antalya'dan tüm dünyaya yayılan Pikachu yer alıyor.
Kalabalık grup, "kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz", "Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu", "Her yer Taksim, her yer direniş", "Baskılar bizi yıldıramaz", "İstanbul burada, başkanının yanında" ve "Diplomasız Erdoğan" sloganlarıyla yürüyüşü sürdürüyor.
20.40 EKREM İMAMOĞLU'NUN MESAJI OKUNDU
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Silivri'de tutuklu bulunan İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mesajını okudu.
İmamoğlu, mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Sevgili İstanbullular, yüreği vatan sevgisiyle çarpan, içi adalet ateşiyle yanan kıymetli hemşehrilerim, bir kez daha evinizde Saraçhane'deyiz. Sizinle gurur duyuyorum. Hoş geldiniz. Yüz gündür onurla ve cesaretle sahip çıktığınız, darbe heveslilerine bırakmadığınız Saraçhane milletin evidir. Tıpkı Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi Saraçhane'de de ancak milletin seçtikleri görev yapabilir. Yetkiyi millet verir, millet alır. Seçilmiş belediye başkanlarını bırakın kesinleşmiş mahkeme kararlarını daha ortada iddianame bile yokken tutuklayıp görevden almaya kalkanların hedefi doğrudan milletimizdir. Rakibini hukuk dışı yollarla saf dışı ederek seçim kazanma planları yapanların hedefi doğrudan milletimizdir.
"AYAĞA KALKAN BİR MİLLETİN KARŞISINDA HİÇBİR GÜÇ DURAMAZ"
Onlar seçimle gelenin seçimle gitmediği, muhalefetsiz bir rejim inşa etmek için millete boyun eğdirme peşindeler. Onun için milletimiz 100 gündür kendi hak ve hürriyetlerini savunuyor. 100 gündür meydan meydan artarak yükselen adalet talebiyle milletimiz vatanına sahip çıkıyor. Adalet ve hürriyet için ayağa kalkan bir milletin karşısında hiçbir güç duramaz. Kim kendini ne sanırsa sansın, kim kendini hangi aynada görürse görsün, millet, milletimiz herkesten büyüktür.
Mühür, kendini sultan zannedenler de değil milletimizdedir. Günü gelir, sandık kurulur ve milletin vicdanı son kararı verir. Sevgili hemşehrilerim, ben Silivri zindanında geride bıraktığım günlerin hesabını tutmuyorum. Yüz gün de olsa, bin gün de olsa fark etmez. Milletimin vicdanında mahkum olmadığım sürece kendime esaret altında kabul etmiyorum, etmeyeceğim.
Asıl esaret altında olanlar, sahip oldukları bütün güce, yetkiye rağmen milletle yüzleşme korkusuyla saraydan sokağa bir adım bile atamayanlardır. Asıl esaret altında olanlar, koltuklarını kaybettikleri gün etraflarında tek bir kişi bile bulamayacak olanlardır.
Ben 19 Mart'tan önce İstanbul'un sokaklarında, meydanlarında, çarşılarında, pazarlarında hangi duyguyla dolaşıyorsam, buradan çıktığım günde aynı duyguyla dolaşacağım. Hemşehrilerim, daha önce beni nasıl karşılıyorsa yine öyle karşılayacaklar. Ben 19 Mart'tan önce Türkiye'nin dört bir yanında her siyasi görüşten, her köken ve inançtan vatandaşımın gözlerinin içine nasıl bakıyorsam, buradan çıktığım gün de öyle bakacağım. Vatandaşlarımız da daha önce beni nasıl karşılıyorlarsa, o gün de öyle karşılayacaklar.
"HER KOŞULDA MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİM"
İşte beni güçlü ve cesur kılan budur. Milletimin gönlünde, vicdanında sahip olduğum o eşsiz, o paha biçilmez yerdir. Yaptıkları hiçbir zulüm beni bu millete hizmet etmekten, onun sesine ses olmaktan, çocuklarımıza ve gençlerimize umutlu bir gelecek sunmak için çalışmaktan geri durduramayacak. Sizlerden aldığım güçle her koşulda mücadeleye devam edeceğim. Yılmayacağız, boyun eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz.
İnancımızı hep koruyacağız. Mücadelemizi hep birlikte sürdüreceğiz ve hep birlikte başaracağız. Türkiye herkes için, her yerde adaletin hakim olduğu, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür insanların mutlu ve güzel ülkesi olacak. İşte o zaman her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu, Silivri Zindanı."
20.50 DİLEK KAYA İMAMOĞLU VATANDAŞLARA SESLENDİ
Dilek Kaya İmamoğlu konuşmasından şu ifadelere yer verdi:
“Yine çok güzelsiniz, yine çok güçlüyüz, yine bir aradayız. Bugün tam 100 gün oldu. Tam 100 gündür sevgili eşim Ekrem İmamoğlu tutuklu. Çocuklarım 100 gündür babalarından ayrı. Ekrem, ailesinden ve sevdiklerinden uzakta dört duvar arasında. Biliyorum ki sizlerin ona olan özlemi artıyor. Bir şafak vakti Ekrem’i evimizden gözaltına aldılar. Bir eş, bir anne olarak 19 Mart sabahını asla unutamam. 100 gün boyunca Ekrem’e, yol arkadaşlarına ve biz yapılanları unutamam. Ama unutmayacağım bir şey de sizin desteğiniz, gençlerin mücadelesi.
Türkiye’nin umudu ve geleceği bu cesarettedir. Yüz karası bu operasyonla Ekrem ve arkadaşları yargılanmıyor, cezalandırılıyor. 100 gündür iddianamesiz, delilsiz ve hukuksuz bir süreç yürütülüyor. Fakat cezalandırılan yalnız onlar değil. Eşlerinden ayrı kalan kadınlar, annelerinden koparılan evlatlar, evlatları demir parmaklıklar arkasındayken gözüne uyku girmeyen anne ve babalar da cezalandırılıyor.
Ama artık yeter. Bu süreç derhal son bulmalı. Ekrem ve tüm tutuklular adil ve tutuksuz şekilde yargılanmalı. Bizler bu hukuksuzluğa alışmayacağız. Alnımız ak başımız dik. Yapılan hukuksuzlukları milletimiz görüyor. 100 gündür, Ekrem İmamoğlu ve yol arkadaşlarının tutukluluğu boyunca destek verdiğiniz için hepinize yürekten teşekkür ediyorum.
Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz.”
21.05 ÖZGÜR ÖZEL KONUŞMASINA ŞİİRLE BAŞLADI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Saraçhane'de bir araya gelen kalabalığa hitap edeceği konuşmasına şair Nazım Hikmet'in "Hürriyet Kavgası" şiiriyle başladı:
"Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler. Dalga dalga aydınlık oldular. Yürüdüler karanlığın üstüne, meydanları zapt ettiler yine. Beyazıt'ta şehit düşen silkinip kalktı kabrinden ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını yıktı şahmeranın mağarasını. Daha gün o gün değil. Derlenip, dürülmesin bayraklar. Duyduğunuz çakalların ulumasıdır, dinleyin. Safları sıklaştırın çocuklar. Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır."
Özgür Özel konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Bugün yine hep birlikte her şeyin başladığı yerdeyiz. Bugün yine hep birlikte birilerinin planına, tertibine karşı, birilerinin kurduğu kumpas planlarına karşı 'Artık Ekrem bitti, CHP bitti' hesaplarına karşı her şeyin başladığı yerdeyiz. Saraçhane'deyiz.
Adaletin ve demokrasinin 100. kara gününde, 19 Mart darbesinin 104., Ekrem Başkanımızın tutsaklığının 100. gününde bu 100 karası günde hep birlikte milletin evindeyiz.
"SİZ FAŞİZME KARŞI BOYUN EĞMEYENLERSİNİZ"
Sevgili gençler, değerli emekçiler, emekliler burada hep birlikteyiz. Gözümün içine bakın, gözünüzün içine bakıyorum. Siz 19 Mart'ta da bir hafta boyunca 7 gün 7 gece Saraçhane'de, omuz omuza, yan yana birlikte durdunuz. Gecenin karanlığında adaleti haykırdınız. Birliğimizi, beraberliğimizi savundunuz. İradenizi savundunuz. Seçtiğinizin arkasında durdunuz. Siz faşizme karşı, darbecilere karşı, cuntaya karşı boyun eğmeyenlersiniz. Ben hepinizle gurur duyuyorum.
"ONLARI ZİNDANLARA ATANLAR YERİN YEDİ KAT DİBİNDELER"
Bugün Ekrem Başkan'ımızın tutsaklığının 100. günü. 100. günde bir kez daha Saraçhane'de eylemdeyiz. Biz buralara toplanmaya, miting yapmaya değil, eylem yapmaya ve sonuç almaya geliyoruz.
19 Mart akşamı bunu bilerek tek başına kurtulmayacağımızı, hep beraber mücadele edeceğimizi bilerek sadece Ekrem Başkan'a değil, tüm belediye başkanlarımıza, tüm siyasi partilerin genel başkanlarına, siyasi tutsaklarına özgürlük isteyerek bu meydanda toplandık. İyi ki geldik, iyi ki mücadeleyi verdik, iyi ki bir aradayız. Bizim arkadaşlarımız belki zindandalar ama moralleri yüksek, motivasyonları yüksek, inanıyorlar, "Biz haklıyız ve biz kazanacağız." Onları zindanlara atanlar, saraylarda oturuyor ama yerin yedi kat dibindeler. Korkuyorlar, kaybedecekler, kaybedecekler.
"TRT YAYINLANAN HABER BU DARBENİN BİLDİRİSİDİR"
O gün, 19 Mart'ta yaşadığımıza bir darbe demiştik ve tüm darbeler gibi bu darbenin de hedefinin bir kişi, bir mekan ama esas hedefinin milletin iradesi olduğunu söylemiştik. Her darbenin bir bildirisi olur. Bunun da vardı. 19 Mart'ta servis ettikleri 550 milyar lira yolsuzluk var, İmamoğlu suç örgütüdür diye servis ettikleri haber bu darbenin bildirisidir. Tüm darbe bildirileri gibi önce TRT'den okunmuştur. Her tarafa yayılmıştır. Ancak milletin vicdanından dönmüştür. Buna millet inanmamış, darbeyi de darbecileri de püskürtmüştür.
Her darbenin bir planı olur. Bu darbenin planı 18 Mart'ta diplomayı iptal etmek, 19 Mart'ta yüzlerce polisle birlikte Ekrem Başkan'ın evine gitmekti. Bu darbe neyi planladıysa yaptı.
"ERDOĞAN ARTIK CUMHURBAŞKANI DEĞİL, CUNTA BAŞKANIDIR"
Her darbenin başında bir cuntası olur. Bu darbenin de üç savcısı, üç hakimi, üç tane gizli tanığı, iftiracıları var ve bu darbenin başında bir başkan, bir cunta başkanı var. Milletin geçmişte cumhurbaşkanı diye seçip yetki verdiği birisi, Recep Tayyip Erdoğan, artık cumhurbaşkanı değil, cunta başkanıdır, cunta başkanı.
100 kara günde insanlara, evlatlara, eşlere, annelere, babalara zulmettiler. Bugün darbenin 100 kara gününü konuştuğumuz salondan çıkarken, bir anne ve bir kız kardeş yanıma geldiler. Dediler ki, 'Bugüne kadar demeyin', 'Söylemeyin' demiştik. Demediniz, söylemediniz. Ama bugün bu salondaki bu duyguyu gördükten sonra artık söyleyin, artık herkes bilsin' dediler ve şunu söyleyelim...
"FATİH KELEŞ İFTİRAYA ZORLANDI!"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın, İBB Spor Kulübü'nün başkanı Fatih Keleş, önce Silivri'de sonra Kandıra'ya götürüp Kandıra cezaevinde, ikide bir Çağlayan'a çağırıp, bir başsavcı, üç savcıyla avukatsız baskılar altında tutularak en yakınlarına, arkadaşlarına, Ekrem Başkan'a iftiraya zorlandı. Ancak asla eğilmedi. Asla buna tenezzül etmedi.
Çağlayan'dan Kandıra'ya dönme, 20 yıl yatarsın dediler. 200 yıl yatacağımı bilsem namuslu insana iftira atmam dedi. Şimdi bu adalet cellatları, Fatih Keleş'e 'Çoluğun, çocuğun var. 26 yaşında bir oğlun var' deyip bir hatırlatma yaptılar. Fatih Bey duydu, duymazdan geldi. ‘Bu kadarını da yapamazlar’ dedi. 26 yaşındaki oğlu Mustafa alındı, bir gün gözaltına alındı, mahkeme karşısına çıkarıldı.
"EVLADI ÜZERİNDEN TEHDİT EDİYORLAR!"
Başkasının yanında çalışan Mustafa’yı, babasını bezdirmek için rehin tutuyorlar. Mustafa’nın nörolojik hastalıkları var, kapalı yerde duramıyor, babasından kötü haber duymamak için televizyon açmıyor, haber okumuyor. Evlere giremiyorken, sırf babasını yıldırmak için, bu sağlık zaafını bildikleri için Mustafa’yı içeri koydular. Şimdi Fatih Bey’i evladı üzerinden tehdit ediyorlar.
Türkiye, Fatih’in nasıl direndiğini, nasıl iftiraya sapmadığını, nasıl namuslu bir adam olduğunu biliyor. Fatih Bey, bu meydan seninle de canım oğlunla da gurur duyuyor.
"SEN GİDECEKSİN, İMAMOĞLU CUMHURBAŞKANI OLACAK"
Erdoğan, bugün kendisine yapılmayan her şeyi rakibine, rakibinin ailesine, sevdiklerine yapıyor. Ekrem İmamoğlu halihazırda bu belediyenin seçilmiş belediye başkanıdır. Sadece tutuklu olduğu için yanına yerine geçici olarak başkan vekili seçilmiştir. Ünvan belediye başkanıdır. Ancak onun resmini belediyeden, ismini billboard'lardan, sesini metro istasyonlarından kaldırmaya çalışıyorlar.
Erdoğan belediye başkanlığını kaybettiğinde ona yapılmayan muamele belediye başkanı ünvanı sürerken yapılıyor. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum. Ekrem Başkan'ın afişinden, broşüründen, resminden, sesinden korkuyorsun ancak korkunun ecele faydası yok. Onun bir vesikalık resmine yenileceksin, bir vesikalık resmine yenileceksin. Sen gideceksin, Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak, Cumhurbaşkanı olacak.
"ANAYASA MAHKEMESİ'NİN, 'KARARINA UYMUYORUM, SAYGI DA DUYMUYORUM' DİYEN SEN DEĞİL MİYDİN?"
Biz bu yargı darbesine direnirken birisi de çıkmış, 'Ben şiir okudum diye ceza aldım. Hukuk mücadelesi verdim. Yargıyı tanımıyorum demedim' diyor. Bugün çıkmış, 'Ben şiir okudum. Yargıya kafa tutmadım' diyor. O dönem Türkiye'de hukuk varmış ki hukuk mücadelesi verdin. O dönem Yargıtay'dan karar kesinleşene kadar kimsenin aklından seni tutuklamak geçmemiş. Bir de çıkmış hukuk hatırlatması yapıyorsun.
O gün başsavcıyla konuşan var mıydı? O gün Bülent Ecevit, o gün Mesut Yılmaz, her akşam başsavcıya telefon açıyor muydu? Başsavcılar gelip cumhurbaşkanıyla, başbakanla direkt konuşup onlara sana verdikleri gibi tekmil veriyorlar mıydı? Senin gibi yargıya talimat veriyorlar mıydı? Ancak şu kadarını söyleyeyim, utanmadan, sıkılmadan 'Ben yargıyı tanımıyorum' demedim diyorsun. Sana soruyorum Erdoğan. Daha geçen sene en üst mahkemeyi, Anayasa Mahkemesi'ni, 'Kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum' diyen sen değil miydin? Hiç utanmıyor musun?
"BİN YERDE DİRENECEĞİZ, BİN KERE DİRENECEĞİZ"
Maalesef hukuksuzluğu bugün de İzmir'e sıçrattılar. 100 kara günü anlatacağımız bugünde yine bir şafak operasyonuyla adaleti lekelediler. Erdoğan daha beş gün önce başka şehirlere de sıçrayacağını söylüyordu. Sen gizli dosyaların savcısı mısın, yargıcı mısın, bunların hepsini bilip siyasete alet ediyorsun ve sanıyorsun ki bizim mücadelemizi İzmir'de bir iş yaparak İstanbul'da zora sokacaksın. Buradan sana açıkça meydan okuyoruz. Bir yerde, iki yerde, on yerde değil, bin yerde operasyon yapsan bin yerde direneceğiz, bin kere direneceğiz.
"İMZA SAYIMIZ 20 MİLYONU GEÇTİ"
Bir yandan Türkiye'nin görmediği mitingleri yaparken diğer yandan dünya siyasi tarihinin en büyük imza kampanyasını yapıyoruz. Sizlerin emeğiyle, gayretiyle imza sayımız 20 milyonu geçti. Emeklerinize sağlık. Hedefimiz Erdoğan'ın aldığı oydan fazla imzayla ona dünyanın gözü önünde dünya siyasi tarihinin en büyük güvensizlik oyunu vermek ve bu milletin karşısına çıkamayacak hale olan Erdoğan'a seslenmek istiyoruz.
Bütün Türkiye’nin gençlerine teşekkür ediyoruz. Geleceğinize sahip çıktınız. Sizi seviyoruz, her birinize yürekten teşekkür ediyoruz. O gün Beyazıt’tan buraya yürüyenler yine burada mı? Yürümeye devam edelim mi? İktidara hep birlikte gidelim mi? Haramileri yollayıp halkın iktidarını hep birlikte kuralım mı? Hazır mıyız? Hazır mıyız? O zaman yürüyelim arkadaşlar. Hep beraber yürüyelim."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.