CHP, Silivri’de "Millet iradesi" için mitingde: Özgür Özel'den çarpıcı açıklamalar!
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Silivri’de düzenlenecek miting öncesinde alanda açıklamalarda bulundu. Miting, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 23 Mart’ta tutuklanmasının ardından başlatılan “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin son halkası olarak dikkat çekiyor.
SİLİVRİ SEÇİMİ SEMBOLİK: AYNI CEZAEVİNDE BELEDİYE BAŞKANLARI VAR
Mitingin adresi, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklu bulunduğu Silivri Marmara Cezaevi. Aynı cezaevinde, İstanbul’un önemli ilçelerinin belediye başkanları olan Esenyurt, Beşiktaş, Beylikdüzü, Şişli ve Beykoz başkanlarıyla birlikte Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da tutuklu bulunuyor.
Bu tablo, Silivri’deki mitinge yüksek bir sembolik anlam yüklüyor. CHP yetkilileri, “demokrasiye sahip çıkma” vurgusuyla mitingin bu ilçede yapılmasının bilinçli bir tercih olduğunu belirtti.
MİTİNG 20.30’DA BAŞLIYOR: GÖZLER MEKTUP VE MESAJLARDA
Silivri Atatürk Meydanı’nda saat 20.30’da başlayacak mitingde, Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinden vatandaşlara hitaben yazdığı mektup okunacak. Ayrıca CHP Genel Başkanı Özgür Özel de kürsüden önemli mesajlar verecek.
20.00 CHP'Lİ BAŞARIR KONUŞTU
Ali Mahir Başarır yaptığı açıklamada, “Bu miting sadece Ekrem Başkan için değil, halkın iradesini gasp eden anlayışa karşı bir duruştur” dedi.
20.45 CAN ATALAY'IN MESAJI OKUNDU
Tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay da CHP'nin Silivri'de yaptığı mitinge mesaj yolladı.
Atalay'ın mesajında şu ifadeler yer alıyor:
"Silivri’den Silivri’ye ve tüm Türkiye’ye selamlar. Hapishaneden her gün daha da gürleşen sesinizi duyuyoruz. 19 Mart’ta başlayan direniş dalgası ülkenin her yanını kapladı. Daha da güçlenerek yükseliyor. Saraçhane’de hak, hukuk, adalet için omuz omuza veren yüzbinlerce, her yaştan, her siyasal görüşten yurttaşın direnci ve azmi bütün operasyonları boşa çıkartarak ilerliyor. 19 Mart Direnişçilerini sevgiyle selamlıyorum. Yolunuz açık, birliğiniz ve dayanışmanız daim olsun.
Yurttaşlar, Milli İrade öncelikle yurttaşın seçme hakkına saygıdır. İşine gelirse seçim sonuçlarına Milli İrade diyen; işine gelmezse tanımayan bir siyasal iktidar var. Bugün, 14 Mayıs 2025 yurttaşın oylarıyla seçip yolladığı bir milletvekilinin Anayasa’ya rağmen, Anayasa Mahkemesi’nin tam üç kez, evet tam üç kez 'derhal tahliye edilmeli, Meclis görevi başlamalı' diyen kararlarına rağmen hapiste tutulmasının ikinci yılıdır. Bu nedenle 'Can Atalay Olayı' Türkiye’nin derin bir siyaset, hukuk krizi yaşadığının simgelerinden birisidir. Anayasa’yı, yasaları çiğnemek bunların olağan yönetme biçimi oldu.
Mahkemeler, Yargıtay, en son Türkiye Büyük Millet Meclisi çoğunluğu eliyle Meclis haksızlıkların ve hukuksuzlukların aleti oldu. Günümüzde Anayasa’nın, yasaların dediği değil yurttaştan kopmuş, desteğini kaybetmiş bir Saray Rejim’nin dediği oluyor. İktidarlarını sürdürmek için her yolu deniyor, her kurumu ve kuralı çiğnemekten çekinmiyorlar. Rakip istemiyorlar, keyiflerince yönetmek istiyorlar. İstanbul Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun demir parmaklıklar ardına konulması işte bu nedenledir. Ama yağma yok! 19 Mart’ta başlayan, haktan hukuktan yana bütün yurttaşları buluşturan direniş 'Milli İrade'nin ne olduğunu gösterdi. Yurttaş derhal seçim, hemen seçim istiyor! Alanlardan, okullardan, her yerden sesler yükseliyor.
'Can Atalay Olayı' için Anayasa Mahkemesi’nin yolladığı ama Meclis Başkanı’nın aylardır sakladığı karar Meclis kürsüsünden okundu. Yaşadıkları şaşkınlığı hep birlikte izledik. Çünkü hukuksuz fiili durumlara sırtını dayayanlar hukuku savunanlar karşısında gerilemeye mahkumdur. Meclis’in düşürüldüğü utanç verici durumdan çoğunluk sorumludur. Ve Meclis’in bu utancına son vermek yükümlülüğü de onlardadır. Anayasa’yı çiğnemiş bir Meclis durumuna son vermeden, 'Can Atalay Olay'ını Anayasa’ya uygun çözmeden hiçbir inandırıcılıkları olmayacaktır.
Yurttaşlar; Silahsız siyaset için önemli adımların atıldığı günlerdeyiz. Şiddeti, silahı toplumsal yaşamımızdan söküp atmak önemlidir. Bu yoldaki her ileri adım kıymetlidir. Ancak 'barış'ın ilk gereği hukuktur. Barış ancak demokratik siyasetin alanı genişlerse kalıcı olabilir. Her gün hapishaneleri daha çok doldurarak, siyasi rakiplerini yalan yanlış iftiralarla tasfiye etmeye çalışmakla olmaz. Bir yandan demokrasiyi, hukuku yok edip yurttaşa baskı yaparken bir yandan da 'barış' dersen kimse inanmaz.
Yurttaşlar; Ülkemizin feraha çıkmasının yolu hemen seçim, derhal seçimdir. Bu otoriter, keyfi düzene son vermek: Anayasadaki ifadesi ile insan haklarına dayanan hukuk devletini, hukuku, Anayasa’ya bağlı kurallı işleyişi ivedilikle kurmaktır. Sizler 'Milli İrade'ye sahip çıkmak için alanlardasınız. Siyasette son sözü yurttaş söyler, sizler söyleyeceksiniz. 'Barış'ı hep birlikte, omuz omuza gerçekleştireceğiz. Hep birlikte, omuz omuza Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırıp özgür bir ülke yaratacağız. Hep birlikte, omuz omuza ülkemizi eşit ve özgür yapacağız.
Yurttaşlar; Son olarak sizlerle birlikte selamlarımızı yollayalım. Silivri Cezaevi’ndeki tüm komşularımı selamlıyorum. Hepsini görüyorum: Başları dik, alınları açıktır. İstanbul Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nu selamlıyorum. Onunla birlikte haksız olarak hapiste tutulan seçilmiş belediye başkanlarını ve çalışma arkadaşlarını selamlıyorum. Tayfun Kahraman arkadaşımı, Bakırköy’deki tüm mahpuslar adına Çiğdem Mater ve Mine Özerden’i, hapishane komşum meslektaşlarım Av. Selçuk Kozağaçlı ve Av. Fırat Epözdemir’i, Selahattin Demirtaş’ı, Selçuk Mızraklı’yı, Diyarbakır’dan Sincan’a, Edirne’ye, tüm siyasi tutsakları selamlıyorum. Yurttaşın özgürlük mücadelesi her yeri, hepimizi özgürleştirecek. Sizlere inanıyoruz, güveniyoruz. Birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağız! Selam Olsun Dünyanın ve Türkiye’nin Aydınlık Geleceğine!"
21.00 DİLEK KAYA İMAMOĞLU: BUGÜNLERİN BİTMESİ YAKINDIR
Silivri’deki tarihi buluşmaya katılan İmamoğlu’nun eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu da duygularını şu sözlerle dile getirdi:
“Silivri, son yıllarda ülkemizde yaşanan haksızlığın, hukuksuzluğun bir simgesi haline geldi. ‘Silivri soğuktur’ sözü, demokrasi mücadelesi veren herkesin üzerine kurulan baskının bir ifadesi oldu. Silivri zindanları, bu ülkenin demokrat, dürüst, haksızlık karşısında susmayan insanların adresi oldu. Silivri, gözü yaşlı annelerin, sevdikleriyle kavuşmayı bekleyen eşlerin, annelerinin, babalarının hasretini çeken çocukların ziyaret merkezi oldu. Ama bugünlerin bitmesi yakındır. Bu ülkeyi demokrasinin ışığıyla, eşit, adil ve aydınlık yarınlara taşıyacak umut, inanıyorum ki Silivri'nin simgeleştiği demokrasi mücadelesinde olacaktır. Selam olsun haksızca, hukuksuzca tutsak edilenlere. Büyük bir demokrasi mücadelesi verenlere selam olsun. Dayanışmanın gücüyle Silivri'dekilerin gönlünü ısıtanlara selam olsun. Selam olsun haktan, hukuktan, adaletten yana olanlara. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, güzel günler çok yakında. Kalın sağlıcakla. Hepinizi çok seviyorum.”
21.00 EKREM İMAMOĞLU'NUN MESAJI OKUNDU
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mesajını okudu.
İmamoğlu, mesajında şunları ifade etti:
“Dar gelirli hemşehirlilerimiz, çiftçilerimizin yanında olduk. Büyük yatırımlarla, yepyeni hizmetlerle Silivri’de hayatın her alanını iyileştirdik, güzelleştirdik. Biz, Silivri’nin doğal ve tarihi değerlerini korumaya, tarım ve turizm imkanlarını geliştirmeye odaklanmışken, iktidar da Silivri zindanını doldurmakla meşguldü. Ekonomide, icraatta, vatandaşın refahını artırmada başarı gösteremeyen tek adamcı iktidarlar hep böyle yaparlar; vatandaşı baskı altına almaya, siyasi rakiplerini saf dışı bırakmaya uğraşırlar. Güzelim Silivri’nin bir zindanla anılmasına sebep olanlar, milletin iradesini yok sayıp, siyaseti yargı eliyle düzenlemek isteyenlerdir. Gerçeği dile getiren, hakkını arayan, özgürlük ve adalet isteyen herkes için ülkeyi zindan etmeye çalışıyorlar. Sadece, kendi çizdikleri sınırın dışına çıkmayan ve asla seçim kazanamayacak bir muhalefete tahammülleri var. Kendinden başkasına özgürlük tanımayan, adalet duygusunu yitirmiş bu iktidar, Türkiye’ye huzur ve barış getiremez. Refah ve mutluluk getiremez.
“HER TÜRLÜ BEDELİ ÖDEMEYE HAZIR OLARAK BU YOLA ÇIKTIM”
Biz, herkesin kendini özgür hissettiği ama kimsenin özgürlüğünün başkasına zarar vermediği, adaletli bir Türkiye için yola koyulduk. Yolumuz, ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Özgürlüğün, eşitliğin, adaletin dayanak noktası milli egemenliktir’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur. Bu, çok onurlu ve meşakkatli bir yoldur. Ben, her türlü bedeli ödemeye hazır olarak bu yola çıktım. Yıllardır ne kumpaslar ne iftiralarla mücadele ediyorum. Soruşturulmaktan, yargılanmaktan korkmam, yılmam. Ama biri var ki, benim tutuksuz yargılanmamdan bile ödü patlıyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a soruyorum: İBB Başkanı’yken bugün bana yöneltilen türde iddialarla yargılandın ama bir tek gün bile tutuklanmadın. Hapis cezası aldığın davada, yine tutuksuz yargılandın. Sen yargılanırken geçerli olan kurallar, ben yargılanırken niçin geçerli olmuyor? Tutuksuz yargılanırsam, sokakta, meydanda olurum, milletimin gözünün içine bakarak gerçekleri anlatırım diye mi çekiniyorsun? Tutuksuz yargılanmamdan niçin korkuyorsun? ‘Tutuklama kararını ben vermiyorum, hakim veriyor’ diyerek kimseyi kandıramazsın. Yargıya nasıl hükmetmeye çalıştığını, mahkemeler üzerinde uyguladığın baskıyı bu millet çok iyi biliyor. Silivri’deki davaların asıl savcısı olduğunu, bu millet çok iyi biliyor.
“İKTİDARLAR GELİR GİDER, MİLLET KALIR”
Sevgili dostlarım, kardeşlerim; adaletini yitirmiş bir iktidar, temelsiz bir binaya benzer, muhakkak yıkılır. Bir kişinin bile haksız yere hapiste olmadığı, en ağır suçları işlemiş olanların bile adil yargılandığı, hiçbir suçlunun cezasız kalmadığı, adaletli bir Türkiye’yi mutlaka kuracağız. Yalnız adliyelerde değil, sokakta, pazarda, işyerinde, okulda, hastanede, herkes için her yerde adaleti hakim kılacağız. Gelirde, vergide, imkan ve fırsatlarda adaleti hakim kılacağız. Özgür ve adil bir ülkede yaşamanın huzuruyla birbirimize daha çok bağlanacak, birlikte çok daha güçlü bir ülke olacağız. Kendinize güvenin. Sizler, bu ülkenin sahibisiniz. İktidarlar gelir gider, millet kalır. Millet büyüktür. Milletin sevgisiyle ısınan Silivri değil, milletin ahıyla buz tutmuş saraylar soğuktur. Kalın sağlıcakla. Ekrem İmamoğlu.”
21.25 ÖZGÜR ÖZEL KONUŞMA YAPTI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri'de açıklamalarda bulundu.
Özel'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Bugün bu toplantıda güzellikleri konuşmak isterdik. Ne yazik ki internete Silivri yazıldığında bu ilçenin güzellikleri değil, hukuksuzluğa bayraktarlık yapan bir cezaevi ismi ile anılıyor. Adı değişti, Silivri bu yükten kurtulamadı. Ama size söz veriyoruz, CHP iktidarında, Ekrem başkanın Cumhurbaşkanlığında Silivri'yi özgürlükler ve demokrasi müzesi yapacağız. Hep birlikte gezeceğiz, diyeceğiz ki Ekrem İmamoğlu, Resul Emre Şahan, Mustafa Balbay burada yattı. Bu Tayyip Erdoğan Türkiye'nin Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'u terör örgütü yöneticisi yapmıştı, burada yatırmıştı diyeceğiz.
"ZEKERİYA ÖZ DİYE BİR SAVCI VARDI"
2008 ve 2011'de Silivri'de bu ülkenin şerefli askerlerine, vatanseverlerine, aydınlarına, gazetecilerine FETÖ kumpasları kurdular. Dönemin başbakanı o zaman kendisini o davaların savcısı ilan etmişti. Askerler tutsak edilmiş, gazeteciler süründürülmüş, tüm aydınlar susturulmaya çalışılmıştı. Tüm bu hukuksuzluklar yapılırken, dönemin başbakanının zırhlı araç verdiği, 'arkasında ben varım' dediği, dönüp dolaşıp 'ben bu davanın savcısıyım' deyip arka çıktığı Zekeriya Öz diye bir savcı vardı.
"BİR SIÇAN GİBİ TÜRKİYE’Yİ İLK TERK EDENLERDEN BİRİSİ O KUDRETLİ ZEKERİYA ÖZ OLMUŞTU"
O gün, o beyefendinin havasından yanına yaklaşılmıyordu. Kibirliydi, kendince güçlüydü ve kimi isterse alıyor, en dokunulmaza dokunuyor, onları sözde itibarsızlaştırıyor, Tayyip Erdoğan'ın siyasette önünü açıyor, etrafında temizlik yapıyordu. Gün geldi, 15 Temmuz darbesinde o Tayyip Erdoğan’ın ne istediyse verdikleri, etle tırnak oldukları, altlarına verilen tanklarla milleti ezmeye, kaldırdıkları uçaklarla Meclis’i bombalamaya kalktıklarında, adeta bir sıçan gibi Türkiye’yi ilk terk edenlerden birisi o kudretli Zekeriya Öz olmuştu.
"ZEKERİYA ÖZ'ÜN SONUNU YAŞAMAK İSTEMİYORSANIZ..."
Bugün de Erdoğan'ın yetki verdiği ve kendisi için siyasi operasyonlar yaptırdıklarına buradan açıkça sesleniyorum; Kanundan ayrı, masumiyet karinesini ihlal eden, gizlilik ilkelerini ihlal eden, bir takım internet sitelerine yalanlarınızı, iftiralarınızı da gerçek gibi verdiğiniz ve bir takım gazetelerle, televizyonlarla insanlara itibar suikastları yaptığınız bu süreçler asla ve asla unutulmaz. Eğer Zekeriya Öz'ün sonunu yaşamak istemiyorsanız akıllı olun, hukuktan ayrılmayın, iftiracı olmayın.
"BU SEFER BU AZİZ MİLLET SENİ AFFETMEYECEK, BUNUN HESABINI SENDEN SORACAK"
O gün Öz'ün arkasında duran Erdoğan, her şey ortaya çıktığında döndü 'Rabbim ve milletim beni affetsin' dedi. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum, o günlerde Ergenekon'da, Balyoz'da, askeri casuslukta kurulanlar ne kadar kumpassa, bugün Ekrem başkana ve arkadaşlarımıza kurulan en az o kadar kumpastır. Sakın yarın karşımıza çıkıp da 'Aldatıldım, kandırıldım. Rabbim ve milletim beni affetsin' deme. Bu sefer bu aziz millet seni affetmeyecek, bunun hesabını senden soracak.
"BİR KAÇ KANAL DIŞINDA DİĞER KANALLAR İŞİN ÖZÜNÜ MAALESEF ANLATMIYOR"
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini cezalandırmaya kalkıyorlar. Boğaziçi'ne kumpas kuruyorlar. Yaptıkları iş, Boğaziçi'ni tahrik etmektir. Boğaziçi'nin haklı tepkilerini sanki Boğaziçili öğrenciler ortamı terörize diyor gibi göstermeye çalışıyorlar. Buradan vicdan sahibi televizyonları başından bizi izleyen bu ülkenin değerli insanlarına sesleniyorum. Bakın Boğaziçi'nde ne oluyor? Yazıklar olsun ki ne TRT, ne merkez medya ne de diğer kanallar... Bir kaç kanal dışında Sözcü TV, Halk TV, TELE1 ve NOW Tv dışında diğer kanallar işin özünü maalesef anlatmıyor.
"BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NDE OLANLARIN SEBEBİ..."
Değerli vatandaşlarımız Boğaziçi Üniversitesi'nde olanların sebebi şudur; Nurettin Yıldız isimli, selefi karanlıktan beslenen... Anadolu'nu güzel insanları, AK Partililer, MHP'ye oy veren temiz insanlar size sesleniyorum. Üniversiteli öğrencilerin itiraz ettiği Nurettin Yıldız denen adamın lafı şudur; 'Buluğ çağından önce bir çocuk evlenebilir. Çocuklar arası nikah da olabilir, büyükler küçüklerle nikah da yapabilir. Mesela 7 yaşında bir kız çocuğu 25 yaşında bir erkekle nikahlanabilir' diyen namussuz bu.
Efendim Boğaziçililer polisimizi 5 metre çukura ittirmişler. Kardeşim bir kere böyle bir görüntü yok. Külliyen yalan. Ayrıca sen böyle karanlık bir adamı getirip de dayarsan, orada arbede çıkarsa, gece boyunca orada itiş kakış olursa bu olanlardan Boğaziçi'nin pırıl pırıl çocukları mı bu adamı buraya getiren kara zihniyetli adamlar mı mesul. Yazıklar olsun.
97 evladımızı gözaltına aldılar, şu ana kadar gelen bilgiyle 6'sını tutukladılar Silivri'ye koyuyorlar. Boğaziçi'ne uzanan bu kirli hesaba, bu kirli hesabı yağan o çirkin zihinlere, o karanlık ellere diyorum ki, bu millet bu kötülüğü görüyor. Boğaziçi'ni provoke eden sizsiniz.
ERDOĞAN'A "AHTAPOT YANITI"
Erdoğan çıkmış bugün, utanmadan 'Ülke güvenliğini tehdit eden, uluslararası ağı olan, kolları Anadolu'ya uzanan ahtapot tipinde bir suç örgütü ortaya çıktı' diyor. Hayatımda duyduğum en büyük iftira, en büyük yalan.
Önce kendini savcının yerine koyuyordu. Şimdi hakimin yerine koymuş, bundan bir ay önce 'Birbirinin gözünün içine bakamayacaklar, neler çıkacak neler' diyordu Erdoğan. Aynı geçmişteki yalanları gibi şimdi 30 değil 55 gün geçti, Silivri'deyim, akrabalarımın gözümün içine bakıyorum. Yarın sabah Ekrem başkanın yanındayım. Her perşembe olduğu gibi birbirimizin gözünün içine bakıyoruz ve bir tek kanıt yok, yalanları ispatlayacak bir tek kanıt yok.
Bütün iftiraları başta TRT'den yandaş kanallardan, günde 10 saat yayınlayanlara söylüyorum. Ben arkadaşlarıma güveniyorum. Cesaretiniz varsa yargılamayı TRT'den yayınlayın da görelim. Buradan açık açık söylüyoruz, Erdoğan'ın iddia ettiği, yalancı şahitlerin iddia ettiği her şey boşa çıktı. Meşe, çınar, ladin diye üç odun buldular, onlara iftira attırdılar.
"DARBENİN MALİ AYAĞI MEHMET ŞİMŞEK, İKİ YILDIR PARA BİRİKTİRİYORDU"
19 Mart’ta darbe yapılabilsin diye, bu darbenin mali ayağı Mehmet Şimşek, iki yıldır ülke ülke gezip para biriktiriyordu. Bu darbe başarılı olsun, bu darbeden sonra dolar fırlamasın diye tam 60 milyar dolar rezervi yaktılar. Kendisine sorulunca da, 'Böyle günler için biriktirmiştik' dedi.
Buradan, güya bu iktidarın itibarlı bakanı Mehmet Şimşek’e bir kez daha hatırlatıyorum ki; dünyanın neresine gidersen git, senin peşini bırakmayacağız. Senin bir darbeci olduğunu bütün dünyaya anlatacağız!
Türkiye’deki değil, Silivri’deki Türkiye’deki bütün çiftçilerin bankalara ve diğer kuruluşlara olan borçlarını kapatabilirdik. Faizlerini ödeyebilirdik. Bir o kadar daha paramız kalırdı. Onu da çiftçilere dağıtabilirdik.
O para millet için harcansaydı, bugün en düşük emekli maaşı olan 14 bin 500 lira yerine emeklilere 30 bin lira maaş verebilirdik. Ve bunu 10 yıl boyunca sürdürebilirdik. O parayla atanmayan 1 milyon öğretmeni atayabilirdik ve üç yıllık maaşlarını peşin ödeyebilirdik. O parayla 12 milyon işsizimize her ay 15 bin lira işsizlik maaşı ödeyebilirdik.
Ama onlar bu parayı çiftçiye, işçiye, emekliye, gençlere, işsizlere vermek yerine Ekrem İmamoğlu’na darbe yapmak için harcadılar. Bu memleketin varını yoğunu Ekrem Başkan’a darbe yapmak için harcayanlara şunu söylüyoruz, korkunun ecele faydası yoktur. Artık buradan Erdoğan’a sesleniyorum, Silivri’nin duvarlarını bu millet yıkacak. Seçim sandığı gelince bu millet, Ekrem Başkan’ı Cumhurbaşkanı yapacak.
Ant olsun ki o Silivri'nin üstündeki dikenli telleri söküp atacağız, ant olsun ki o kalın duvarları yıkacağız, Silivri'yi müze yapacağız. Bu rezillikleri unutmayacağız, unutturmayacağız.
"15 MİLYONU GEÇTİK, 20 MİLYONA DOĞRU HIZLA İLERLİYORUZ"
Bir büyük imza kampanyası yürütüyoruz. 15 milyonu geçtik, 20 milyona doğru hızla ilerliyoruz. Şunu kimse unutmasın ki atılan her imza içerideki tutuklu bulunan olası Cumhurbaşkanı adaylarını, başta Ekrem İmamoğlu'nu, Ümit Özdağ'ı, Selahattin Demirtaş'ı özgürleştirecek imzalardır. Önümüze sandığı getirecek imzalardır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.