NATO ülkelerine İsveç'ten kritik çağrı: Halk 'savaş moduna' geçmeli!

Avrupa Birliği'nin kapsamlı bir militarizasyon sürecine girdiği bir dönemde, en net uyarılardan biri NATO'nun en yeni üyesi İsveç'ten geldi. İsveç Savunma Bakanı Pal Jonson, bugün RedaktionsNetzwerk Deutschland'a (RND) verdiği röportajda, Avrupa'daki NATO üyesi ülkelerin Rusya ile olası bir çatışmaya karşı acilen hazırlanmaları gerektiğini vurguladı. Jonson, "Barışı korumak adına, hem zihinsel hem de askeri olarak savaş olasılığına kendimizi hazırlamalıyız" diyerek durumun ciddiyetini ortaya koydu.

"SAVAŞ MODU İÇİN ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ GEREKİYOR"

Bakan Jonson, açıklamasında sadece askeri yatırımların yeterli olmayacağını, toplumsal bir dönüşümün de şart olduğunu belirtti. "Kararlı bir şekilde caydırmak, savunmak ve barışı sürdürmek amacıyla savaş moduna geçiş için bir zihniyet değişikliği gerekmektedir" ifadelerini kullanan Jonson, bunun bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Bu açıklamalar, Brüksel'in Rusya'yı "yakın bir tehdit" olarak gördüğü, Moskova'nın ise bu söylemi "Avrupa'nın iç krizlerinden dikkat dağıtma taktiği" olarak değerlendirdiği bir siyasi iklimde yapıldı.

İsveçli Bakan'ın savunma harcamalarının artırılması yönündeki bu baskısı, ABD Başkanı Donald Trump'ın Avrupalı müttefiklere yönelik çağrılarıyla da paralellik gösteriyor. Trump, Avrupa'nın Ukrayna'da kullanılmak üzere daha fazla Amerikan silahı temin etmesi yönünde baskı kuruyordu. Bakan Jonson, bu tedarikleri desteklediğini açıkça belirterek, Avrupa'nın gerekli sistemlere "sahip olmadığını veya henüz üretemediğini" söyledi. Jonson, "Ukrayna'nın bu varlıklara acil olarak ihtiyacı bulunmaktadır. Avrupa bu kaynaklardan yoksunsa, bunları ABD'den sağlamak stratejik açıdan mantıklıdır" şeklinde konuştu.

Avrupa Komisyonu da bu artan güvenlik endişelerine kayıtsız kalmadı. Komisyon, geçtiğimiz hafta, 2027 yılına kadar ortak silah tedarikinin en az %40 oranında artırılmasını hedefleyen yeni bir yol haritasını kamuoyuna duyurdu. Açıklanan belgede, "geleneksel müttefikler" arasındaki küresel stratejik değişimlere (Trump'ın politikalarına atıf) vurgu yapılarak, "daha fazla yatırım yapma, birlikte yatırım yapma ve Avrupa'ya yatırım yapma" gerekliliğinin altı çizildi.